Ezidiler...Mezapotamyanın en çok zulme uğramış en kapalı dinlerinden biri. Günümüzde çoğunlukla Kürtçe konuşan ve Ira...

EZİDİLER GERÇEĞİ

1/31/2019 2 Comments



zulme ugramıs kavim


   Ezidiler...Mezapotamyanın en çok zulme uğramış en kapalı dinlerinden biri. Günümüzde çoğunlukla Kürtçe konuşan ve Irak'ın kuzeyi ile Musul arasında kalan bölgede yaşayan bu halkın inanışı, yaşam biçimi ve ritüelleri alışılmışın çok dışındadır. IŞİD saldırılarına kadar sınırımıza yakın yerde böyle bir topluluğun bulunduğunu bilmiyorduk. IŞİD'in Şengal'i ele geçirmesiyle yurtlarını terk etmek zorunda kalan, binlercesi de IŞİD'e esir düşen Ezidiler, kendilerini bir anda dünya gündeminin odağında bulmuşlardır. Sürekli korkutulan, eziyet gören kendi deyimleriyle tarihte haklarında 72 tane ferman yayınlanan ve tarih boyunca umutsuzluğa mahkum bırakılan bir toplum. Peki kimdir bu Ezidiler?

Ezidi Cografyası


Şengal

 

  Ezidilerin kaynakları incelendiğinde bugün dünya üzerinde sayıları 900 bini bulan bir Ezidi nüfusundan bahsedilmektedir. Bu nüfusun yaklaşık 500 bini Şengal ile Musul çevrelerinde yaşamaktadır.Bunun yanında Rusya'da 200 bin, Avrupa'da 100 bine yakın Ezidinin yaşadığı değerlendirilmektedir. Ezidiler, temel olarak târihte Asurluların bir parçası olan Irak’ın Ninova bölgesinde yaşamışlardır. Türkiye'de yaşayan Ezidilerin büyük çoğunluğu yurtdışına göç etmiştir. 80'li yıllardan önce Urfa Viranşehir'de sayıları 85 binleri bulan ezidi nüfusu 2007 seçimlerinde 377'ye kadar gerilemiştir. Günümüzde Mardin Midyat, Urfa Viranşehir Siirt Kurtalan ve Beşiri ile Batman ve Hakkari çevresinde yaşamaktadırlar. Yezidilerin Avrupa parlementosunda 2 üyesi bulunmaktadır.

Ezidi Kelimesinin Kökeni


Ezidini Kökeni

  Öncelikle şunu net bir şekilde belirtmek gerekir ki Ezidilerin ne Hz.Hüseyin'i şehit eden Yezid ile ne de İran'da bulunan Yezid şehriyle bir alakaları yoktur. Bazı tarihçiler Hz.Yezid'in Ezidilerce kutsandığından bahsetmektedir. Ancak bu husus Ezidiler tarafından yalanlanmıştır. İsimleri Farsça'da Tanrı ve melek  anlamına gelen 'ized' kelimesinden türemiştir. Ezidi ise 'Tanrıya inanan' anlamına gelmektedir. Bazı kaynaklarda ise 'Azda' ve 'Huda' kelimelerinden türediğinden bahsedilmektedir. Ezda Kürtçede yaradan, vareden; huda ise kendiliğinden varolan anlamlarına gelmektedir.

  Ezidilik dininin birçok dinden etkilendiğini görmekteyiz. Karanlık ve aydınlık ikilemi, ateş ile güneşi kutsama ritüelleri açısından Zerdüştlüğü, namaz, hac, zekat, kurban kesme ve oruç gibi ibadetleriyle islamiyeti, çocukların vaktiz edilmesiyle Hristiyanlığı, bazı dansları ve adetleri açısından bakıldığında Şamanizmi, kendilerini seçkin millet olarak görmeleriyle Yahudiliği andıran öğeleri içinde barındırmaktadırlar. Kısacası belirli dinlerin bir potada eritildiği sentez bir din olarak göze çarpmaktadır. Yine bazı din tarihçileri Moğol İstilasından sonra Sincar Dağlarına kaçan Harranlı Sabiler'in Ezidiliğin oluşmasına büyük katkı sağladığından bahsetmektedir.

Ezidilik İnancının Kurucusu: Adi Bin Musafir


Laliş yaylası

  Ezidilik dinini incelediğimizde, söylenenlerin aksine tek Tanrı inancına sahip olduklarını görmekteyiz. Ezidi dininde Tanrı'ya ulaşma noktasında peygambere ihtiyaç duyulmamıştır.  Ezidilik inancının kurucusu ve önderi olarak Şeyh Adi bin Musafir'i görürler ve ona muazzam bir saygı beslerler. Kaynaklarda Hakkari'den Lübnan'a göçen bir ailenin çocuğu olarak 1075 yılında doğduğu, El Gazali ve diğer Sufi müderrislerden ders aldığı belirtilmektedir. Eğitimini tamamladıktan sonra günümüzde Irak'ın Kuzeyinde bulunan Dohak iline bağlı Şeyhan köyü yakınlarında bulunan Laliş yaylasına gittiği ve ömrünün sonuna dek burada yaşadığı belirtilmektedir. Laliş bölgesinde cemaatini kuran ve eski bir manastırı dergaha çeviren Adi bin Musafir tamamen dışa kapalı, çevrede olup bitenle ilgilenmeyen sufi bir tarikat lideri rolünü üstlenmiştir.
Şeyh Adi'nin Ölümünden sonra Laliş vadisinde bulunan cemaat Adi'nin adından türeyen Adaviler olarak tanınmıştır.Cemaatinin başına oğlu Hasan bin Adi geçmiş, Eyyübi Devletinin Musul'u ele geçirmesiyle beraber, Musul'a vali olarak atanan Bedrettin Lulu'nun emriyle yakalanıp infaz edilmiştir. Ezidilerce Şeyh Adi hoşgörü ve ilim sahibi, din ayırt etmeksizin herkese kuçak açan bir alim olarak görülür. Moğol istiasından kaçan halkların korunmak amacıyla Hakkari Dağlarına sığınmasıyla beraber, Nastri Araplar ve Sabiler'inde katılmasıyla Adavi tarikatı güçlenmiş ve yeni bir din olarak 15'nci yüzyılda ortaya çıkmıştır.

Kutsal Kitapları ve Melek-i Tavus (Azazil) İnancı


Ezidilerin simgesi

  Ezidilerin iki adet kutsal kitabı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Kitab el Cilve/Tanrısal Açıklama Kitabı olarak bilinen ve bizim şeytan olarak bildiğimiz ezidilerin Melek Tavus olarak bildikleri ve kutsadıkları meleğin bütün varlıklardan önce yaratıldığından bahsederek başlamaktadır. Bizim günümüzde korku filmlerinde kullanılan 'Azazil' kelimesi onlarda Melek Tavus'u simgelemektedir. Melek Tavus seçilmiş olan Ezidi halkına yön göstermek ve onları yanlışlardan uzak tutmak için dünyaya gönderildiği Kitab El Cilve'de yer almaktadır.

  İkinci Kitap ise 'Kitab el-Asvad/Meshaf Reş/Siyah Kitap olarak bilinen ve ezidi mitolojisini esas alan kutsal kitaplarıdır. Bu kitapta, Azda olarak bilinen Tanrı kendi özünden Melek Tavusu yaratmış ve ona evreni biçimlendirme ve insanı yaratma görevi vermiştir.Yani iyi niyetli olan Azda dünya işleri ile ilgilenmemektedir, dünyanın esas ve yegane sorumlusu Melek Tavustur ( Tavus Azda'nın yeryüzündeki gölgesidir) Melek Tavusa yardımcı olması için 6 melek daha yaratmış ve  bir avuç dolusu toz göndermiştir. Bu tozla erkek ve kadını yaratan Tavus daha sonra kalanıyla dünyayı yaratmış ve bunu Azda'ya takdim etmiştir.

   Bunun üzerine Azda Melek Tavus'u test etmek için bir sınavdan geçirmiş ve bundan sonra insana itaat etmesini istemiştir. Melek Tavus buna itiraz ederek  'ben yalnız sana itaat ederim', çünkü beni yaratan sensin şekilnde cevap vermiştir. Bunun üzerine cennetten kovulan Melek Tavus gururundan 40 bin sene cehennemde yanmış sonunda döktüğü gözyaşları ile bu ateşi söndürmüştür. Bundan dolayı Azda tarafından affedilmiş ve cehennemden çıkarılmıştır. Azda ile Tavus artık barışıktır. Şeytan olarak bilinen Melek Tavusun Ezidilerce kutsanması birçok semavi din temsilcileri tarafından şeytana tapan kavim olarak lanetlenmiştir.

Azazil

   Melek Tavus Ezidilik dininde hem iyiliğin hem de kötülüğün temsilcisi olarak görülmüştür. Bu yüzden Ezidiler Melek Tavus'a büyük bir saygı beslemekle beraber ondan korkmaktadırlar. Bu inanışta Tanrı özünde iyi niyetli olduğu için ondan korkmanın  gereksiz olduğunu düşünmektedirler. Onun yerine Azda tarafından görevlendirilen ve dünyanın kontrolü kendine verilen Melek Tavus'a itaat etmek daha önemlidir. Çünkü Melek Tavus çift yönlüdür. Ateşiyle sizi ısıtabildiği gibi yakabilir de...Bu yüzden şeytan, mel-un, şar, şat, nar  gibi kelimelerin kullanılması yasaktır. Ezidiler için Azda'nın secde buyruğuna itaat etmeyen Tavus Melek'in bu hareketi aslında onun ne kadar seçkin olduğunu göstermektedir. Tavus Melek Azda'nın yaptığı bu imtihandan başarıyla geçerek dünyayı yönetme hakkına sahip olmuştur.

   Yine bu kitapta Adem ve Havva yaratıldıktan sonra, Adem'in belinden Şehr bin Cebir'in yaratıldığı, Adem'in en sevdiği oğlu olduğu  ve ondan türeyen halkın seçkin Ezidi halkını oluşturacağı ve bu toplumun Melek Tavus'un toplumu olacağı belirtilmektedir. Ezidiler bu yüzden kendilerini özel ve seçilmiş hissederler. Yahudilikteki gibi kendini üstün ırk olarak gören Ezidiler için bu soydan olmayanların dine kabulü söz konusu değildir. Ezidi soyundan gelmeyenlerin bu dinin mensubu olamayacağı, her bir Ezidinin yalnızca başka bir Ezidiyle evlenebileceği, dışarıdan biriyle evlenmesi durumunda dinden çıkmış sayılacağı belirtilmektedir. Bu yüzden tamamen kapalı bir toplum olarak yaşamaktadırlar. Yazılan iki kitapta Adi bin Musafir'e isnat edilse de, araştırmalar bunların çok daha sonra yazıldığını ortaya koymaktadır. Ezidilikte her 1000 yılda bir meleğin gelip dünyayı yeniden doğru yola koyduğuna inanılır. Ezidilere göre Melek Tavusun yeryüzündeki gölgesi olan Şeyh Adi bu meleklerden birisidir. Bu Tanrı Azda ile Melek Tavus arasındaki antlaşmanın bir sonucudur.

Kabeleri :Nurani Dergahı


kutsal tapınak

   Şeyh Adi bin Musafir ve kardeşinin naaşlarının bulunduğu Nurani dergahı Ezidilerce kutsal olarak kabul edilmekte ve hac vazifesinin eda edildiği yer olarak görülmektedir. Tapınakta herkes çıplak ayakla gezer ve bu birliği sembolize eder. Tapınağın bakımı ve temizliği en üst tabakadan alt tabakaya herkes tarafından yapılır. Dergahtan  akan su kutsal kabul edilip hac ziyareti sırasında içilmekte ve yeni doğan çocuklar burada vaftiz edilmektedir. İnanışlarında güneş, Tanrı'nın yeryüzüne gönderdiği nur ve yaşamın kaynağıdır. Bu yüzden kıble olarak kendilerine güneşi belirlemişlerdir. Tavus Meleğe olan saygılarından dolayı başta dergah olmak üzere birçok yerde tavuskuşu figürleri vardır. Özel ve milli günlerde tapınak ve çevresinde toplanıp kutlamalar yapar ve dilekte bulunurlar.

İbadetleri ve Gelenekleri


Güneş ve Ezidiler


  Ezidilerin dini görevleri oruç, namaz, hac ve zekattan oluşmaktadır. Namazdan önce yalnız el ve yüz yıkanarak abdest alırlar. Senede bir defa Şeyh Adi'nin türbesinde yapılan namaz dışında toplu şekilde namaz kılmazlar. Namaz vakitleri sabah ve akşamdır. Namazlarını ayakta durup güneşe karşı 3 defa eğilerek kılarlar. Duaları genelde Kürtçe olarak okurlar. Namazlarını gizlilik içerisinde eda ederler ve başkalarının yanında namaz kılmak zorunda kalırlarsa, eller güneşe çevrilip, daha sonra yüze sürmek şeklinde ifa edilir.

  Özel ve genel olmak üzere 2 oruç şekli vardır. Özel oruç sadece din adamları tarafından senede toplam 80 gün olarak tutulmaktadır. Genel oruç ise herkes tarafından aralık ayının başında tutulur ve toplam 3 gündür. Tutulan bu orucun bizim orucumuzdan en büyük farkı birşey ikram edildiğinde geri çevrilmemesi şeklinde olur. Zekat toplama ve dağıtma işi başlarındaki Şeyh denen din adamları tarafından yapılmaktadır. Ezidilerde zekat müridlerin gelirlerinin %10'unu şeyhlere, % 5'ini pirlere ve %2.5'unu fakire vermekten oluşmaktadır.


Ezidilerde Ateş

  Hac ibadetlerini 15- 20 Eylül tarihlerinde laliş yaylasında bulunan dergahta icra ederler. Şeyh Adi'nin mezarını 3 kez tavaf eden el süren kişi hacı olmuş sayılır. Hac ziyareti sırasında dut ağaçlarını ziyaret ederler. Tek ağaç dalı kesmek bile yasaklanmıştır. Çünkü Ezidilerde doğaya saygı önemli bir özellik olarak dikkat çekmektedir.

  Yeni doğan çocuklar 7 gün içerisinde sünnet ettirirler. Melek Tavusun ve ilk 2 insanın yaratıldığı gün olan Çarşamba kutsal gün olarak kabul edilir. Bir Ezidinin rüyasında Tavus Melek'in girdiğini ve mavi renkten hoşlanmadığını beyan etmesi üzerine mavi ve lacivert renkleri uğursuz sayılmıştır. Ahiret inancı bulunmamaktadır.Insanın cezası da mükafatı da bu dünyada verilmektedir. Onun yerine ruh göçü olarak bilinen Reenkarnasyona inanırlar. Marul, lahana, börülce, kabak, bakla, fasulye ve balık haram kılındığı için yenmez. Yeni doğan çocuklar 40 'ıncı günden sonra Şeyh ve pirlerin katılımıyla Şeyh Adinin mabedindeki zemzem suyunda vaktiz edilirler.

Işık ve Ateş

  Özellikle Nisan ayının ilk çarşambası  Yeni Yıl kutlanır. O gece meleklerin bereket dağıttığına inanılır. Yine 6-13 Ekim tarihlerinde Şeyh Adi'nin biraraya getirdiği cemaatin adına Cemaat Bayramı kutlanmaktadır. Bu bayrama katılmak hac ibadetine eşdeğer görülür ve her Ezidi için farzdır. Yine Ezidiler de özellikle ülkemizde alevi mezhebinde de bulunan ahiren kardeşliği görülür. Her Ezidinin bir ahiren kardeşi ve bacısı bulunmaktadır. Ahiren kardeşliği karşılıklı sevgiyi ve ölümde yardım etmeyi emreder. Yine Ezidi toplumunda fakirlere yardım etmeyi dinlerinin gerekli bir hususu olarak görmektedirler.

  Cenazelerde ölünün en kıymetli elbisesini bir ağaç parçasına giydirdikten sonra etrafında dönerler.Ağlayarak diz dövmek, zılgıt çekmek ölen kişiyi övücü ağıtlar yakmak geleneklerindendir. Ölüler şeyhler tarafından yıkanırlar.Ölüye dergahtan getirilen toprak sürülür. Ölülerine 3'ünde, 7'sinde ve 40'ında anma törenleri düzenlenir. Bugün ülkemizde de birçok yerde uygulanan bu adetin Ezidilikten Anadoluya yayıldığı düşünülmektedir.

Toplumsal Yaşayışları: Kast Sistemi


ezidi şeyhi

  Ezidi toplumunda kast sistemi mevcuttur. Bunlar din adamları ve müridlerden oluşur. Din adamları genel olarak Mirler, Şeyhler, Pirler, Kavallar, Fakirler, Koçaklar ve Çömezler olarak ayrılırlar. Kadınlarda din adamı olabilirler. Emir, Ezidilerin her anlamda sözcüsü, temsilcisidir. Veraset sistemiyle başa gelmektedirler. Birini Ezidilikten çıkarma sadece Mir’in isteğiyle olabilir. Şeyhlerin Şeyh Adi'nin soyundan geldiğini inanılır. Şeyhlerin altında Pirler yer almaktadır. Görevleri müridlere yol göstermek ve Şeyhe dini görevlerde yardım etmektir. Ayrıca tapınağın genel sorumluluğu görevini yürütürler. Dini önderler Şeyhler ve Pirleri izleyen, Kavallar, yılda bir defa tüm Ezidi cemaatlerini dolaşırlar. Böylece birbirinden uzak Ezidi bölgelerinde bile birliğin canlı tutulmasını sağlarlar. Fakirler yılda 92 gün oruç tutar, sert kumaşlar üzerinde yatarlar. Tıraş olmaları, silah taşımaları ve kan dökmeleri de yasaktır. Sadaka ile yaşamlarını sürdüren Fakirler toplumda barışı sağlayıcı kişilerdir. Çömezler, Şeyh Adi türbesinin bakımından sorumludur. Müritler, dini bağlamda en düşük kastta olmalarına rağmen çiftçilik, hayvancılık, toprak sahipliği, çobanlık, rençberlik veya yevmiyeli işçilik yaparak toplumun ana direğini oluşturmaktadırlar. Ana görevleri Şeyhlerine itaat etmek ve vergi vermektir. Kastlar arası geçiş tamamiyle yasaktır. Din adamları çok eşlilik yapabilirken müritlere bu yasaktır. Ezidi birisinin Ezidi dışında biriyle evlenmesi yasaktır ve dinden çıkma sebebidir. yine her mürid bağlı olduğu Şeyh tabakasından biriyle evlenebilmektedir. Nisan ayından evlilik yasaktır.


Ezidi Olmanın Bedeli


Ezidiler ve göç

  Sonuç olarak, Ezidilik, belli bir cografyaya sıkışmış, semavi dinlerin bazı gerçekleriyle ters düştüğü için yılllarca birçok katliam ( tarihi kayıtlar son IŞİD saldırılarının Ezidilerin tarihte maruz kaldıkları 77'nci katliam olduğunu belirtmektedirler) yaşamış bir kavim dinidir. Haçlı seferlerinden Moğol istilasına, Eyyübi ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen saldırılara kadar birçok zulüme uğramıştır. Bu toplumun son 20 yılına bakmak bile hadisenin ne kadar içler acısı olduğunu göstermektedir. Saddam yönetimi sırasında çoğu kez köyleri boşaltılan, başta eğitim olmak üzere birçok sosyal haktan yoksun bırakılan Ezidiler iki kez Saddam'ın katliamlarıyla yüzyüze gelmişlerdir. Saddam devrildikten sonra bir nebze olsun rahat nefes alan Ezidiler 2007 yılında El-Kaide saldırılarına maruz kalmışlardır. 2011 yılında yine canlı bombalı araç saldırısında Şengal bölgesinde 500 Ezidi hayatını kaybetmiştir. 2014 yılında ise IŞİD'in Şengal'i işgal etmesiyle başlayan süreçte 3000 Ezininin öldüğü, 290 bin Ezidinin göçe zorlandığı, kadınların cariye olarak satıldığı ve 50 bin Ezidinin Şengal Dağlarına sığındığı belirtilmektedir. Huzur içinde yaşayan, dinlerini yayma gibi bir dertleri olmayan bu kadim topluluğun sırf inançları gereği bunca katliama uğramış olması insanoğlunun kötülüğünün en büyük göstergesidir ve bu durumun en kötü yanı zaman ve kişiler değişse de, bu saldırıların yaklaşık 1000 yıl boyunca belli aralıklarla yaşanmış olması ve insanoğlunun farklı dinlere saygı noktasında sınıfta kalmış olmasıdır.


2 yorum:

  1. Etnik alt kültürü güzel tanıtmışsın. Harika

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler Yunus Bey. Bilinen yanlışlara dikkat çekmek istedim sadece...

    YanıtlaSil