Tarih sahnesi incelendiğinde dünya gelişiminin büyük kısmı üç medeniyet üzerine odaklanmaktadır. Mezopotamya'da bulun...

ANNUNAKİLER'İN GİZEMİ

1/17/2019 0 Comments

uygarlığa yön vermiş kavimler

  Tarih sahnesi incelendiğinde dünya gelişiminin büyük kısmı üç medeniyet üzerine odaklanmaktadır. Mezopotamya'da bulunan Sümerler, Orta Amerika'da ortaya çıkan Mayalar ve Kuzeydoğu Afrika'da yer alan Antik Mısır Medeniyeti. Bu uygarlıklar yazıdan, tekerleğe, kağıttan takvime birçok icadın anavatanı olmakla beraber, matematikten, astronomiye, tıptan mimariye (Mısır piramitleri) hukuk ve devlet sistemlerine  kadar  inanılmaz gelişmeler göstermişlerdir. Bugün insanlığın geldiği noktada bu medeniyetler büyük katkı sağlamıştır. Peki o dönem şartlarında ve teknoloji seviyesinde uygarlıkların bu denli gelişebilmesinin ve günümüz teknolojisi ile ulaşılamayan bilgilere ulaşmasının ardındaki sır neydi?


musul ve çevresinde bulunmuştur

 Arkeoloji biliminin gelişmesiyle beraber eski dönem antik medeniyetlerinin kalıntıları incelenmeye başlanmıştır. Özellikle 1851'de Austen Henry Layard'ın Sümerlilerin yaşadığı Musul ve çevresinde yürütttüğü kazı çalışmalarında Asurbanipal Kütüphanesine ve birçok tarihi kalıntıya ulaşmıştır. Bu kalıntılar üzerinde yıllarca arkeolog ve bilim adamları tarafından incelemeler yapılmıştır. 1872 'de İngiliz tarihçi George Smith kutsal kitaplarda yazan Nuh Tufanı hadisesinin tabletlerde yazdığını ortaya çıkarmıştır. Bunun gibi birçok olayın betimlendiği tabletler araştırmacıların ilgisini çekmiştir.

tabletlerde bulunan gizemli bilgiler

   Arkeolog Zecharia Sitchin'in tabletler üzerine yaptığı araştırmanın sonuçları ise dünyayı şaşkınlığa uğratmıştır. Sitchin'in Tanrı olarak bilinen insan üstü varlıkların tabletlerde birçok yerde anlatıldığını ve bu varlıkların Dünyaya indiğine dahil çizimlerin olduğunu iddia etmiştir. Tabletlerde edilen bilgilerde Gökten İnen Elliler olarak tanımlanan Annunakilerden bahsedilmektedir. Yarı insan yarı hayvan olarak  tasvir edilen bu yaratıkların altın, yiyecek ve madenler için yeryüzüne indirdikleri, alınan bu ganimetlere karşı insanların gelişimlerine yardım ettiklerini ve bilmedikleri şeyleri öğrettiklerini belirtmiştir. Gökten inen ve üstün bilgilere sahip olan Annunakiler insanlar tarafından Tanrılar olarak resmedilmişlerdir.

Annunakilerin yaşadığı Niribu gezegeni

 Sümerlilerin özellikle astronomi alanında bu denli ileri olmaları büyük şaşkınlık yaratmaktadır. Bu tabletlerde resmedilmiş bir figür insanları hayrete düşürmüştür. Sümerliler tarafından mühür olarak kullanılan tablettte bugünkü güneş sisteminin ve gezegenlerin resmedildiği görülmektedir. Gelişmiş teleskoplar sayesinde Uranüs'ün 1781'de, Neptün'ün 1841, Plütonun 1930'larda keşfedildiğini düşünürsek bundan tam 6000 yıl önce tüm gezegenlerin ve güneşe göre konumlanmalarının resmedilmesi büyük bir hayranlık oluşturmakla beraber, kafalarda büyük bir soru işareti oluşturmaktadır. Tabletlerde bu bilginin Sümerlilere gökten inenler tarafından verildiğinden bahsedilmektedir. Resmedilen bu güneş sisteminde bir gezegen fazla gösterilmekte ve bu gezegenin Annunakiler'in yaşadığı Niribu adlı gezegen olduğu iddia edilmektedir. Geçtiğimiz yıllarda NASA Güneş sistemimizde yeni bir gezegenin varlığına dair bulgulara ulaşıldığı açıklamasını yapmıştır ve daha sonra bu haber Washington Post'ta yayınlanmıştır.


astronot kıyafetli uzaylılar

  Sümerliler'den binlerce kilometre uzaklıkta bulunan Maya Medeniyetine ait kalıntılar incelendiğinde yine Sümerlilere benzer figürler işlendiği görülmektedir. Özellikle astronot kıyafetli , kulaklıklı figür çizimleri dikkat çekmektedir. Mısır piramitlerinin kusursuzluğu ve yapımında kullanılan taşların o günkü teknolojiyle kilometrelerce taşınması akıllara Annunakileri getirmektedir. Mısır kalıntılarında da yine gökten inen varlıklara yönelik çizimlere ulaşılmıştır.

göktekilerle iletişim kurma figürleri
  Yine Güney Amerika'da çöllerin ve dağların üzerine yapılmış devasa çizimlerin göktekilerle iletişim kurmak ve yardım istemek amacıyla çizildiği ve Annunaki tasvirlerine benzerlik gösterdiği belirtilmektedir. Birbirinden bu kadar uzak medeniyetlerin benzer figür ve sembolleri tasvir etmeleri gerçekten ilginçtir.

Afyon sınırlarında yer alan antik yerleşim yeri

   Türkiye'de ise Frigya vadisi olarak bilinen ve Afyon sınırlarında yer alan antik yerleşim yerinde bulunan izlerin belli bir simetri şeklinde olduğu ve 15 milyon yıl öncesine ait bu kilometrelerce devam eden izlerin belli araçlar kullanılmadan yapılamayacağı konusunda araştırmacılar hemfikirlerdir. Aynı izlere Malta, İspanya, İtalya ve Ukrayna'da da rastlanmıştır.

tabletlerde bulunan çizimler

 Sümer Tabletlerinde Annunakilerin ülkelerinde yeteri kadar altın bulunmadığını ve bu sebeple özellikle güneşin zararlı ışıklarından korunmak için dünyadaki altın rezervlerine yöneldikleri belirtilmektedir. Bu medeniyetlere ait figürlerde Tanrılara yemek ve altın sunulmasını resmeden birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. O dönemlerde başta firavunlar olmak üzere insanların vücutlarına güneşin zararlı ışınlarından korunmak için altın tozu sürdükleri tabletlerde yazmaktadır. Özellikle son yıllarda araştırmacılar altın  elementinin ozon katmanının tamir edilmesinde kullanılabileceğini ileri sürmektedirler. Ayrıca yine altın sayesinde ozon tabakası benzeri bir tabakanın oluşturulabileceği varsayımı üzerinde durulmaktadır.


altın tozunun önemini resmeden figürler

   Eski Mısır Kralı III.Ramses'in halefine yazdığı mektup  Annunaki araştırmacıları tarafından dikkatli bir şekilde incelenmiş ve söz konusu mektupta Eski Mısır topraklarında bulunan altın rezervlerinin yerlerinin belirtildiği anlaşılmıştır. Arkeolog ve araştırmacılar mektupta belirtilen yerlere kazı çalışmaları yaptıklarında söz konusu yerlerin yaklaşık 10000 yıl önce kazıldığını ve tüm altının çıkarıldığını tespit edip hayrete düşmüşlerdir. Annunakiler tarafından sadece altın değil diğer madenlerin de çıkardığı ve gezegenlerine götürüldüğü iddia edilmektedir. Bunların başında da tabletlerde mavi taş olarak bilinen uranyum gelmektedir. Bugün yapılan araştırmalar dünyanın belli noktalarındaki uranyum kaynaklarının binlerce yıl önce çıkarıldığını doğrulamaktadır.Günümüz teknolojisinde bile bir kaç süper güç devlet dışında bu madenlerin çıkarılması mümkün gözükmemektedir.

Annunakilerin kullandığı başlıklar

  Sonuç olarak, bu medeniyetlerin binlerce yıl öncesinde eldeki kıt kaynaklarla bilim ve teknolojide günümüzde bile ulaşılamayan bilgilere ulaşması Annunaki yada benzeri varlıklara ilişkin gerçeği gözler önüne sermektedir. Rad suresinin 15 'inci ayetinde bahsedilen 'Göktekiler' ifadesi cismani varlıklar için kullanılmıştır. Yine İsra suresinin 70'inci ayetinde 'Biz Ademoğullarını yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık' şeklinde tefsir edilmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde yaratılmışların en üstünü insan değildir. Yine Yasin suresinin 81'inci ayetinde “Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet, O, yaratan ve bilendir.” ifadesi evrende yalnız olmadığımızın Kuran'da geçen kanıtıdır.

Annunakilerin tabletlerde resmedilmiş hali

   Birçok araştırmacı Annunakilerin belli dönemlerde dünyaya gelerek insanların yaşamlarında büyük etkiler bıraktıklarını belirtmektedir. Peki akıllara şu soru geliyor? Annunakiler dünyaya en son ne zaman geldiler? Acaba insan ırkının gelişimine ne gibi zarar ya da yararları oldu? Belki de birgün gelip yaptıkları tahribatı düzeltirler ya da çok daha gelişmesini sağlarlar. Belki de çok uzun süredir belli insanlarla ya da devletlerle iletişim halindeler ve bu sır gibi saklanıyor. Öyle gözüküyor ki, Annunakilerin gizemi daha uzun süre insanların kafasında bir soru işareti ve merak ettikleri büyük bir sır olarak kalmaya devam edecek...

KAYNAKÇA:
1.  Anunnakiler-Sümer'in Göksel Ataları, Göktürk


   

   

      




0 Comments: