MODERN DÜNYAYI REDDEDEN AMİŞLER
Uzay çağını yaşadığımız
günümüz dünyasında, hayatımızın her aşamasında teknolojiyi etkin şekilde
kullanmaktayız. İnsanların ellerinden telefonlarını, altlarından arabalarını
aldığımızda ne yapacaklarını şaşıracakları bir dönemi yaşıyoruz. Peki insan
teknolojisiz yaşayabilir mi? İşte bunun en güzel örneğini günümüzde çoğunlukla
Amerika ve Kanada'da yaşayan bir toplum ispatlamıştır, hem de kapitalizmin ve
teknolojinin anavatanında. Tarihin onlar için 1700'lerden sonra durduğu toplum
Amişler....
Amişler, ABD ve Kanada'nın
bazı eyaletlerine dağılmış şekilde yaşamlarını sürdüren sayıları 350 bini bulan
hristiyan bir toplumdur. Kökenleri 16'ıncı yüzyıla kadar dayanan bu hristiyan
mezhebi, Tanrı'nın insanları sade ve basit bir yaşam için yarattığı felsefesine
dayanarak ortaçağ dönemindeki hayatı esas almışlardır. 17 ve 18'nci yüzyıllarda
Almanya ve İsviçre çevresinde yaşayan bu toplum farklı inanışları nedeniyle
dönemin Evangelist Katolik ve Protestanlarının büyük baskı ve saldırılarına
maruz kalmış ve çareyi yeni dünya olan Amerika'ya göç etmekte bulmuşlardır.
Çünkü Amişler, kişilerin doğuştan vaftiz edilmesine karşı çıkmışlar, bireylerin
belli bir olgunluğa ulaştıklarında bu kararı hür iradeleriyle vermelerinin
uygun olduğunu savunmuşlardır. Bu yüzden Ortaçağın reformistleri olarak
görülürler.
Teknolojik yeniliklere tamamen kapalı ve basit bir yaşama sahip olan
Amişler bu felsefesini matta incilinin 6'ncı bölümüne dayandırmaktadır. Söz
konusu bölümde; 'Kaygılarınızı atın,
nerden yemek bulacağız ne giyeceğiz diye endişelenmeyin, Tanrının
hükümranlığını ve doğruluğunu kabul edin, giyeceğinizi, yemeğinizi Tanrı size
sonra sağlayacaktır. Bu dünya için çok çaba sarfetmeden, doğru düzgün temiz
insanlar olarak kavgasız, dövüşsüz barış içinde yaşadıktan sonra Tanrı size her
türlü nimeti verecektir' yazmaktadır.
Seçilmiş bir toplum olarak kendilerini gören Amişler, sadeliği ve
yardımseverliği kendilerine rehber edinmişlerdir.
AMİŞLERİN SOSYAL HAYATI
Amişler teknolojinin insanı
bu dünya hayatında azgınlaştıracağını düşünerek tamamen reddederler. Evlerinde
elektrik dahi kullanmayan bu toplum geceleri gaz lambalarını ve mum ışığını
kullanmaktadır. Köylerinde sadece acil durumlar için bir telefon bulunmaktadır.
Kadınlar çamaşır ve bulaşıklarını elde yıkarlar. Ulaşım ise tamamen at
arabaları ve bisikletler üzerinden sağlanmaktadır. Hiçbir sağlık sigortaları
bulunmayan Amişler hastalandıklarında bunu doğal yöntemlerle atlatmaya
çalışmakta, yalnızca çok ciddi hastalık durumlarında kendi aralarında belirli
bir miktar para toplayıp hastaneye gitmektedir.
Modern toplumdan kendine izole etmiş bu insanlar teknolojinin tüm
nimetlerini ve modern devlet kurumlarını reddetmektedir. Savaş kelimesine bile
tahammülü olmayan Amişler devlet hizmetlerinde çalışmamakta, oy vermemekte, siyasetten
tamamen uzak durmakta ve vergi vermemektedir. Amerikan hükümeti zaman zaman
kendilerinden vergi almaya çalışmışsa da, halkın kendilerine gösterdikleri
desteği görünce geri adım atmışlardır. Amişlerin yaşadığı yerlerde polis,
belediye gibi en temel devlet kurumları bulunmamaktadır. Hiçbir Amiş bireyi
silah taşımaz. Onların tek silahı ellerindeki kürekleridir.
Tüm yaşamlarını tarım ve hayvancılık üzerine inşa etmişlerdir. Çalışkan
ve disiplinli olan Amişler zamanlarının büyük kısmını çalışarak geçirmektedir.
Çalışmadıklarında şeytani duyguların onları esir alacağını düşünürler. Bütün
işleri imece usulu yaparlar. Elde ettikleri organik ürünleri değerinin altında
fiyatlarla aracılara satmaktadırlar. Çünkü gereğinden fazla karla mal
satılmasını çok büyük günah sayarlar. Tarım ve hayvancılık yaparken de yine en
ilkel tarım aletlerini kullanırlar. Tarım ve hayvancılıkta profesyonelleşen bu
toplumun elde ettiği hiçbir katkı maddesi olmayan ürünler (peynir, reçel, yumurta vb. organik gıdalar) Amerika'nın en
ünlü marketlerinde sergilenmektedir. Bunun dışında Hz. İsa'nın mesleği
olan marangozculuğa ayrı bir önem gösterirler.Tek bir çivi yada
civata kullanmadan tamamen birbirlerinin üzerine geçirerek yaptıkları
mobilyalar günümüzde dünyanın en nadide mobilyaları olarak görülmektedir.
Amişler, yaşamlarını ‘Ordung’ adı verilen ve yazılı olmayan bir kurallar
silsilesi çervesinde şekillendirmektedir. Kadın ve erkeklerin kıyafetleri
olabildiğince sade ve basittir. Kadınlar genelde ortaçağ Avrupası'nda giyilen
tek parça koyu kıyafetleri tercih etmektedir. Makyaj yapmaz ve mücevher
kullanmazlar. Evli kadınlar beyaz, bekar kadınlar ise siyah başörtüsü
kullanmaktadır. Gösteriş açısından tek kullandıkları şey kafalarına taktıkları
çiçekli başlıklardır. Erkekler ise, sade, uzun kollu yakasız gömlekler
giyerken; kışın siyah fötr şapka yazın ise hasır şapka kullanırlar. Evli
erkekler bıyık bırakmadan sakal uzatırlar.
18-20 yaş aralığında Amiş
gençleri evlilğe yönlendirilmektedir. Evlilkler genellikle görücü usulu yada pazar
ayinlerinde biraraya gelen gençlerin aralarında anlaşması şeklinde olur. Bunun
dışında kadın ve erkeklerin gönül ilişkisi yasaktır. Düğün törenleri hasat
sonrası olan kasım ayında gayet sade bir törenle gerçekleştirilir. Kadının
temel görevi çocuk yapıp ev işlerine bakmak, erkeğin görevi ise tarım ve
hayvancılıkla uğraşmaktır. Bir Amiş kadını ortalama 8 çocuk dünyaya
getirmektedir. Bu yüzden Amişlerin sayısı gitgide artmaktadır. Çünkü bol çocuk
bereketi simgelemektedir. Amiş kadınlarının dışarıdan evlenmesi yasaktır.
Evliliklerde ailelerin onayı önem arzeder.
Amişler eğitim konusunda
tamamen katı bir tutuma sahiptirler. Sadece 8 yıllık bir eğitim verilen
okullarında, lise eğitimi almanın dünyevi zevklere sürüklüyeceğini düşündükleri
için sıcak bakmazlar. Bu 8 yıllık süreçte, okuma yazma ve dini eğitim alırlar.
Ancak çocuklarının lise eğitimi almasını isteyenlere karşı çıkmazlar.
Öğretmenler ise daha çok bu 8 yıllık eğitimi bitirmiş 17-18 yaşlarında
gençlerden seçilmektedir.
Amişler, 18 yaşına gelen gençlerinin Amiş olup olmayacakları konusunda
hür iradeleriyle karar vermelerini isterler. Dış dünyayı keşfetmek isteyen
bireylere baskı kurmazlar. Ama sonuçlara bakıldığında gençlerin yaklaşık
%90'ının Amiş mezhebini kabul ettiğini görmekteyiz. Amiş mezhebine girmek
isteyen bireylere sıcak bakmamalarına rağmen, kişileri istekliliklerine göre birtakım testlere tabi
tutarlar. Kişi bu testlerden geçtiği takdirde, ihtiyar heyetinin onayıyla Amiş
mezhebine kabul edilir.
Amişlerde diğer hristiyan tarikatlarının aksine, misyonerlik ve dini
yayma faaliyetleri yoktur. Tersine, kişinin dinini değiştirmeye çalışmayı büyük
bir saygısızlık olarak görürler.Tanrı’nın insanı sade bir yaşam için
yarattığına inanan Amişler, Tanrı'nın kendilerini özel olarak dış dünyadan
koruduğuna da inanırlar. İnanışları gereği fotoğraf çektirmeyi hiç
sevmezler.Onlara göre kişinin portresinin çizilmesi günahtır ve Hz.İsa
fotografının çizilmesine izin vermemiştir. Bu yüzden çocukları için yaptıkları
bebeklerin dahi yüz kısmı görünmemektedir.
Sonuç olarak, Amişlerin yukarıda bahsedilen yaşam tarzı günümüz
dünyasında çok zor gözükse de birçoğumuz tarafından özlenen bir hayattır.
Teknolojinin canavarlaşıp bizleri esir aldığı bu çağda, hayatın koşturmacasını
bir kenara bırakıp, kendini doğanın kollarına bırakmak herkesçe istenen bir
durumdur. Bu açıdan bakıldığında buna bir din gerekliliği gibi bakmak zorunda
da değiliz. Elimizden geldiğince doğayla bütünleşmeli, kendimizi teknoloji
hapishanesinden kurtarmalı ve ruhumuzu dinlendirmeliyiz. Bunu yaptığımız sürece
daha özgür bireyler oluruz.
Teknoloji olmadan ayakta kalınır kalınmasa da birçok bilgiden geri kalırlar. Ot yaşamak değil mi bu baya baya ?
YanıtlaSilTabiki zaten Amişlerin eğitime ve bilime bakış açısı fazlasıyla eleştiriye açık, bilgiye aç bir toplum değiller, öğrenecekleri yeni şeylerin onları dünyevileştireceğine ve azgınlaştıracağına inanıyorlar. Bu sistem bu şekilde devam etmeseydi zaten günümüze kadar gelmeleri imkansızdı, çünkü okuyan ve sorgulayan nesiller herşeyi körü körüne kabul etmezler.
YanıtlaSil