Nasreddin Hoca birgün eşeğiyle beraber oğlunu okuldan almaya gider. Okuldan oğlunu alıp birlikte eşeğe binerler. Yolda giderken bir...

EL ALEM NE DER HAPİSHANESİ

2/06/2019 0 Comments

Nasreddin Hoca ve eşeği
 Nasreddin Hoca birgün eşeğiyle beraber oğlunu okuldan almaya gider. Okuldan oğlunu alıp birlikte eşeğe binerler. Yolda giderken bir grup kendilerine 'Hoca hoca zavallı eşeğe hiç acımaz mısın iki kişi binmişsiniz ' der. Bunun üzerine Nasreddin Hoca gruba hak verir ve oğlunu indirip ilerlemeye devam ederler. Yolda karşılarına çıkan bir diğer grup 'Hoca Hoca ayıp değil mi çocuğu yürütüyorsun kendin rahatını düşünüp eşşeğe binmişsin' der. Nasreddin Hoca bu gruba da hak verir. Kendisi iner çocuğunu eşşeğe bindirir ve yola kaldıkları yerden devam ederken yine bir grupla karşılaşırlar. Grup kendi arasında ' Görüyorsunuz dimi zamane çocukları böyle büyüğe hiç saygı kalmamış kendi eşeğe binerken babasını yürütüyor' derler. Bu söz oğlunun ağırına gider ve o da eşekten iner. Eşek önde Nasreddin Hoca ve oğlu arkada yollarına devam ederler. Yeni bir grupla karşılaşırlar. Bu grupta 'Şu enayilere bak, eşek boşken arkadan yayan gidiyorlar' der. Bunu duyan Nasreddin Hoca oğluna dönerek 'Görüyorsun ya oğlum elalem böyledir, ağızları torba değil ki büzesin' der.


El alem ne der

  Bu fıkra aslında birçoğumuzun yaşamının bir özetidir. Hayatımız ile ilgili alacağımız kararlarda, yapacağımız işlerde hep çevrenin hakkımızdaki düşüncelerini fazlasıyla önemseriz. El alem ne der algısı çocukluktan itibaren özellikle aile tarafından bizlere empoze edilmektedir. Eğer sürekli üstünüzde bu baskıyı hissediyorsanız ve yaptığınız iş ve eylemlerde çevrenin tepkisine göre hareket ediyorsanız el alem ne der hapishanesine hoşgeldiniz. Toplumsal bir kontrol mekanızması olan 'el alem ne der hapishanesi' zaman zaman sizi siz olmaktan alıkoyabilmektedir. Diğer insanların ne düşündüğü ya da ne şekilde tepki vereceğini düşünerek onlardan onay almadan karar veremeyen ve kendini kısıtlayan bireyler bir açıdan kendi hayatlarından çok çevresindeki insanların hayatlarını yaşamaktadır.


maldivlerde balayı
   Konuya ilişkin basit bir örnek verelim. Meşhur düğünlerimiz... Türk örf ve adetlerinde düğünün ayrı bir önemi vardır. Düğünün gösterişli olması aileler için herşeyden elzemdir. Düğün gösterişli olmaz ise aileler kendilerinin rezil olacağına inanırlar ve bu yüzden büyük bir koşuşturma içine girerler. Sözü, nişanı, kınası, düğün salonu hepsi aile ve çift açısından büyük stres yaratır. İşin maddi boyutuna gelirsek birkaç saat sürecek bir düğün için çiftler ve aileler büyük bir masrafın ağırlığı altında ezilir ve önceden birikimleri yoksa bu süreç yıllar sürebilir. Oysa sade bir nikah töreni ya da düğün yapılsa bu çiftler hem bu yükün altında ezilmez hatta harcadıkları paranın çok küçük bir kısmına örnek veriyorum Maldivler'de unutulmayacak rüya gibi bir balayı gerçekleştirebilirler. Mantıklı düşündüğümüzde 3 4 saat sürecek düğünü şatafatlı bir şekilde yapmak mı yoksa  Maldivler'de rüya gibi bir hafta tatil mi? Birçok insana ikinci seçenek daha mantıklı gelsede, bu noktada el alem ne der baskısı devreye girer ve insanların çoğunluğu birinci seçenekte hapsolur.


mahalle baskısı
 El alem ne der hapishanesi çocukluktan itibaren hayatımızda yer etmeye başlar. Özellikle aileler çocuklarını yetiştirken toplumsal kalıplara sokmaya başlarlar. Küçüklükten itibaren  meslek seçimlerinde aileler baskı kurmaya başlar. Bireyler toplumlarca değer gören meslekler dışında alanlara yönelindiğinde aile ve çevrelerinden tepki görmeye başlarlar ve kendilerini mutlu etmeyecek meslek seçimleri yapabilirler. İlerleyen süreçte bu seçtikleri meslekte mutlu olmadıklarını gördüklerinde radikal kararlar almaya çalışabilirler ancak bu noktada el alem ne der baskısı tekrar devreye girer ve ömürlerini kendilerini tatmin etmeyecek bir iş hayatında harcarlar. 


kadın şiddeti

 Türk toplumunda özellikle kadınlar bu baskıyı çok daha derinden hissetmektedir. Giyiminden, üniversite okuyacağı şehire kadar, meslek seçiminden aile hayatına kadar her aşamada el alem ne der baskısını derinden hisseder. Bu baskıya karşı koyduğunda zaman zaman şiddet görmekte ve olmadık şekillerde yaftalanmaktadırlar. Bu durumu içselleştirmeye başlayan kadın kendi benliğini kaybederek ömrünü bu hapishanede çürütmektedir. Örneğin kocası tarafından şiddet gören eşler sırf toplum baskısı sebebiyle bu eziyetlere katlanmaktadır. Çünkü toplumun kocasından ayrılmış kadına olan yanlış bakış açısı hepimizin malumudur.


başkalarına göre yaşama

   Özellikle eğitim seviyesi yüksek ve bireyselliğin ön planda olduğu toplumlarda kişiler daha özgür ve radikal kararlar alabilmektedir. Bu toplumlarda  kişiler istedikleri çok farklı alanlarda kendilerini geliştirmekte ve bu sürece aileleri destek olmaktadır. Bunun dışında gelenekselci ve kapalı toplumlarda bireyler, kararlarını toplumca kabul edilebilirlik süzgeçlerinden geçirme zorunluluğu hissetmektedir ve aileler destek olmak bir yana dursun en büyük süzgeç görevi görebilmekte ve el alem ne der hapishanesinin sözcülüğünü yapabilmektedir. Türkiye'de 'sırtını devlete daya rahatına bak' mantığı özellikle orta kuşak kesimin meslek seçimlerinde yanlış kararlar vermesine yol açmıştır.


baskıdan kurtulma

  Sonuç olarak, bireylerin tutuklu oldukları bu hapishaneden kurtulmasının yolu, yine kendilerinin göstereceği radikal değişimlerden geçmektedir. Öncelikle bireyler kendilerine etki edecek çevreyi sınırlandırmalıdır. Kararlarını alırken kendi mutluluğunu ve tatminini düşünmek herşeyden önemlidir. Bireylerde ben algısı oluşmalı, sahip olduğu özgüvenle hayatına yönelik kararlarını  kendisi vermeye çocukluktan itibaren alışmalı ve başkalarına göre yaşamamalıdır. Bu noktada aileler çocuklarının önünde bir engel değil en büyük destekçi olmalı,çocuklarının kararlarına saygı duymayı öğrenmelidir. Bireyler bu özgüveni göstermedikleri sürece, tutukluluk halleri hükümlülüğe, cezaları da müebbet hapise dönecek ve kendilerinin olmayan bir ömür yaşayacaklardır. Ünlü sinema sanatçısı Bill Cosby'in dediği gibi;

Başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer.

0 Comments: