Jonestown Katliamı tarihin gördüğü en büyük toplu intihar olayıdır. İnsanların zaafları suistimal edildiğinde ve beyinleri yıkandı...

918 KİŞİNİN TOPLU İNTİHARI: JONESTOWN KATLİAMI

2/18/2019 2 Comments

toplu intihar

 Jonestown Katliamı tarihin gördüğü en büyük toplu intihar olayıdır. İnsanların zaafları suistimal edildiğinde ve beyinleri yıkandığında ne tür çılgınlıklar yapabileceğinin en çarpıcı örneğidir. Hasta ruhlu bir insanın peşinden koşan ve ona büyülenmişcesine inanan bir topluluğun acı hikayesidir. İşte katliamın fitilini ateşleyen Jim Jones denen sapkının ve onun müridlerinin hikayesi...

sapkın jim jones

  Jim Jones, 1931 yılında İndiana'da sorunlu bir ailede dünyaya gelmiştir. O doğduğunda annesi bir mesih doğurduğunu çevresine söylemekten çekinmemiştir. Irkçı söylemleriyle tanınan babası ise, Amerika’da yaşayan siyahi insanları hedef alan  Ku Klux Klan örgütünün üyesi olarak bilinmektedir. Jim Jones 'un küçüklükten itibaren din ve ölüm kavramlarına çok büyük ilgi göstermiştir. Özellikle, ölüm üzerindeki bu arzusunu hayvanlar üzerinde denemeye başlamış ve birçok hayvan öldürmüştür. Bunun yanında çok iyi bir okuyucu olan Jim Jones Karl Max, Stalin, Hitler gibi liderlerin yaşamlarından etkilenmiştir.

yavru maymun

  1951 yılına gelindiğinde Indiana Komünist Partisi toplantılarına katılmaya başlayan Jones, partinin komünizmi yanlış aksettirdiğini ve halkı komünizme karşı kışkırttığını düşünmekteydi. Bu düşünceden hareketle çok etkilendiği Karl Max'ı gerçek bir şekilde kitlelere anlatmak için kilisenin etkisini kullanmayı kafasına koymuştur. Hitabet yeteneğine de güvenerek kilisede vaiz olarak işe başlayan Jones, kiliseye para toplamak için kapı kapı dolaşıp yavru maymun satmıştır.

Jim jones'un fedaileri

   Özellikle, küçükken babasının siyahi insanlara karşı tutumunu gören Jones, o zaman ırkçı ayrımlar sebebiyle ağır travmalar yaşayan Afrika kökenli vatandaşları kendine hedef seçmiştir. Bir beyaz din adamı tarafından hoşgörüyle karşılaşan bu vatandaşlar Jim Jones'a karşı büyük bir bağlılık ve sevgi beslemeye başlamıştır. Kendisine inanan ve destekleyen insanların sayısı çığ gibi büyümüştür. Bunu yeterli görmeyen Jim Jones kitleleri etkilemek için mucizeler göstermesi gerektiğine inanmıştır. Bu amaçla, önceden anlaştığı sekreterini  tekerlekli sandalyeye bağlı olarak gösterip müridlerin önünde ayağa kaldırmıştır. Kısa sürede ününe ün katan Jim Jones taraftarlarının artmasını ve varını yoğunu kiliseye bağışlamasını fırsat bilerek, 1955 yılında  'Halkın Tapınağı' tarikatını kurmuştur ve yaptığı toplantılar müridlerine özel olarak kapalı biçimde gerçekleştirilmeye başlanmıştır.

giriş kapısı
jonestown hayatı
  
   Sayıları gün geçtikçe artan tarikatın popülaritesi, medyanın ilgisini çekmeye başlamıştır.  Medyanın sürekli kendilerini takip etmesinden, uyuşturucu madde kullandığına ve genç kadın-erkek müridleriyle sex partileri yapıp ilişkiye girdiğine dair ortaya çıkan iddialardan (Bu iddialar daha sonra oğlu tarafından doğrulanmıştır)  bunalan Jim Jones kendine sıkı sıkıya bağlı müridlerini alarak, 1974 yılında San Francisco'nun Guyana bölgesindeki ormanlık bir arazi kesimine taşınmıştır. Halkın Tapınağı müridlerinin yaşadığı bu yere Jonestown adı verilmiştir. Buraya yerleşen ve çoğu siyahilerden oluşan halk tarım ve hayvancılık yapmaya başlamıştır. Müridleri tarafından 'Baba' olarak hitap edilen Jim Jones'un ilettiği emirlerinin duyulması amacıyla heryere hoparlörler yerleştirilmiştir. Jim Jones bu sayede çocukluktan beri hayal ettiği Sosyalist Cennetini kurmuştur. İlerleyen süreçte müridlerine Jonestown'u terketmelerinin çok büyük günah olduğu yönünde vaazlar vermiştir. Bununla da yetinmeyen Jim Jones kırmızı tugaylar adını verdiği birlikleriyle şehrin giriş ve çıkışlarını kontrol etmeye başlamıştır.

uçağa binmeden öldürüldüler

   Herşey Jim Jones'ın istediği şekilde giderken, bazı tarikat üyelerinin yakınları Jonestown'da insan haklarının ihlal edildiğini iddia edip bölgenin bu açıdan incelenmesini istemiştir. Kuzey California'da kongre üyesi Leo Ryan ve  basın ekibi söz konusu iddiaları araştırmak üzere, 17 Kasım 1978'de Jonestown'a hareket etmişlerdir. Jonestown'a ulaştıklarında 15 kişilik bir grup, heyetle birlikte dönmek istediklerini belirtmişlerdir. Buna sert bir dille karşı çıkan Jim Jones, gidecek grubu ölümle tehdit etmiştir. Bir sonuç alamayınca, heyetle beraber gitmeye çalışan ekibe bir suikast düzenlenmesi talimatını vermiş ve kongre üyesi Leo Ryan ile birlikte 4 tarikat üyesi öldürülmüştür.

intihar emri

   Önceki süreçte de intiharı özendiren vaazlar veren Jim Jones,  olayın olduğu gün hapise girme korkusu ve yaşadığı paniğe paralel olarak tüm müridlerini toplayıp, yıllarca kafasında kurduğu sapkın planı gerçekleştirmek üzere konuşmasına başlamıştır. Söz konusu konuşmada;  
  
 "Evlatlarım, ölümde büyük bir şeref vardır. Bu, ölecek olan herkes için büyük bir gösteri. Ölümden korkmayın, ölüm yalnızca farklı bir boyuta adım atmak gibi."

      Bu konuşmaya itiraz eden ve hristiyanlıkta intiharın büyük günah olduğunu dile getiren müridlerine ise;

  "Biz intihar etmiyoruz, biz insanlık dışı dünya şartlarını devrimci bir protestoyla kınıyoruz" demiştir. Bu konuşmadan sonra, kendisi için seve seve ölüme gideceklerini belirten birçok mürid olmuştur. İntihar konusunda tereddüt yaşayanların birçoğunu ise, kampı Sovyet askerlerinin basacağını ve herkesin öldürüleceğini söyleyerek ikna etmeye çalışmıştır. 

918 kişi öldü
   
  Bu konuşmadan sonra müridlerine daha önce hazırlattığı siyanürü içmelerini emretmiştir. Müridlerin büyük çoğunluğu tereddüt bile etmeden, önce çocuklarına siyanürü enjekte ettikten sonra, emri yerine getirmişlerdir. İçmeyi kabul etmeyen ve kaçmaya çalışan kişiler ise silahla vurulmuştur. Jim Jones ise kendi tabancasıyla intihar etmiştir. Olaydan sonra, bölgeyi çekmek için gelen ve durumdan haberdar olmayan basın mensupları korkunç manzarayla karşılaşmışlardır. Yapılan incelemede, 304'ü çocuk, 918 kişinin cesedi bulunmuş, ölenlerin büyük çoğunluğunun emre uyarak siyanür içmekten dolayı öldüğü ve  yaklaşık %68'inin siyahi vatandaşlardan olduğu tespit edilmiştir. Olaydan sadece 79 yaşında sağır bir adam ile güvenliği atlatıp ormana kaçan bir mürid kurtulmuştur.

jonestown katliamı

  Sonuç olarak, sapkın, hasta ruhlu, narsist ve uyuşturucu bağımlısı bir adam büyük bir katliama sebebiyet vermiştir. Bu olay; zayıf, toplumdan dışlanmış ve travmalarla büyüyen toplulukların ne denli kolay bir şekilde yönlendirilebileceğinin en dramatik örneğidir. Çocukluktan itibaren ırkçı davranışlara maruz kalan, ikinci sınıf insan muamelesi bile görmeyen cahil Afrika vatandaşlarının bu zayıflığı, ruh hastası bir zihniyet tarafından suistimal edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, kişilerin ahmaklığının ve cahilliğinin yanında, vatandaşlara hür ve eşit şekilde yaşama imkanı vermeyen, toplumun belli bir kısmını dışlayan devlette suçludur. Tarih, insanların zaaflarının  ve travmalarının suistimal edildiği örneklerle doludur. 1000 yıl önce Hasan Sabbah ne ise Jim Jones odur. Bundan dolayı, bireylerin huzur içinde yaşadığı, kaliteli bir eğitim sisteminin olduğu ve herkese eşit davranılan, belli grupların egemenliğinde olmayan bir toplum yapısı inşa etmek devletin en önemli görevidir.

2 yorum: