Şahmaran Efsanesi, Anadolu'da nesilden nesile aktarılmış, yılanların şahı olan Şahmaran ile insanoğlunun karşılaşmasını ...

ŞAHMARAN EFSANESİ

3/24/2019 0 Comments


şahmaran figürü

  Şahmaran Efsanesi, Anadolu'da nesilden nesile aktarılmış, yılanların şahı olan Şahmaran ile insanoğlunun karşılaşmasını ve imtihanını anlatan hüzünlü bir hikayedir. Bugün Şahmaran figürü, yılanın kültürlerdeki kötü imajının aksine, bereket ve bilgeliğin simgesi olarak görülür ve Anadolunun birçok evinin duvarlarını süsler. İşte Yunan mitolojisindeki Medusa ile Hitit mitolojisinde yer alan İlluyanka efsanelerine benzer yönler taşıyan ve insanoğluna ders niteliğindeki Şahmaran'ın hikayesi...

şahmaran ve insan

 Şahmaran efsanesi Mersin'in Tarsus ilçesinde doğmuş bir şehir efsanesidir. Şahmaran belden aşağısı yılan, üstü insan olan güzel ve çekici bir dişi varlıktır. Kendisi maran soyundan gelen yılanların şahıdır. Şahmaran yılanların efendisi olarak insanlara zarar vermesini engelleyen iyi kalpli bir varlıktır. Efsaneye göre Şahmaran günümüz Tarsus ve Çukurova ilçeleri arasında bir yeraltı krallığında yaşamıştır. Bunun sebebi açgözlü ve menfaatçi olan insandan uzak yaşamaktır ve bu yüzden yeraltından çıkmaz. 

  Şahmaranla tanışan ilk insanın adı bazı kaynaklarda Belkıya olarak geçerken, çoğunlukla Camsab olarak bilinir. Camsab o zamanın Tarsus'unda oldukça fakir bir ailenin çocuğudur. Birgün Camsab arkadaşlarıyla beraber ormanın  derinliklerinde bir mağara keşfeder. Buldukları mağarayı kontrol ettiklerinde içinin bal ile dolu olduğunu farkederler. Bal o dönemlerde kıymetli olduğu için, balı toplamak için harekete geçerler. Balı alabilmesi için arkadaşları Camsab'ı mağaranın derinliklerine indirir. Açgözlü arkadaşları kendilerine düşen balın daha fazla olması için Camsab'ı mağarada kaderiyle başbaşa bırakırlar.

cemşab yılanlar ülkesinde 
  Bu ürpertici mağaranın içinde ne yapacağını düşünen Camsab birden bir ışık farkeder. Cebindeki çakıyla bu ışık süzmesinin bulunduğu alanı büyüten Camsab asla tahayyül edemeyeceği güzellikte bir bahçe ile karşılaşır. Bahçede eşşiz güzellikte çiçekler, meyve ağaçları ve sayısız yılan bulunmaktadır. Bu şahane bahçenin ortasında ise, büyük bir havuz olduğunu görür. Havuzun başında ise o mükemmel ihtişamıyla Şahmaran oturmaktadır. Bu eşşiz güzellik, Camsab'ı farkeder ve himayesine alır. 

cemsab ve şahmaran

  Camsab uzun yıllar Şahmaran ile bu bahçede yaşar. Orada çok mutlu ve keyifli bir yaşam süren Camsab, belli bir süre sonra ailesini çok özlediğini ve gitmek istediğini Şahmaran'a bildirir. Çıkmak yasak olduğundan başlangıçta Camsab'a izin vermeyen Şahmaran onu çok sevdiğinden kıyamaz ve gitmesine izin verir.  Ancak Camsab'tan kendisi ve yaşadıkları yer hakkında kimseye bilgi vermemesi ve hamamda yıkanmaması konusunda söz alır. Daha sonra ailesinin yanına dönen Camsab uzun bir süre verdiği sözü tutar.  

  Seneler sonra ülkenin padişahı amansız bir hastalığa yakalanır. Padişahın veziri ise tek dermanın Şahmaran'ın etini yemek olduğunu söyler ve halk içinde Şahmaran'ın yerini bilen kişiler olduğunu söyleyerek tüm halkı büyük hamamlarda toplar. Çünkü yılanlarla yaşayan kişinin hamamda yıkanması durumunda vücudunun pul pul olacağını iddia eder. Başka bir çaresi kalmayan padişah vezirin bu teklifini kabul eder. Hamamda yıkanan Camsab kısa sürede derisi pullandığı için yakalanır. Kendisi ve ailesinin öldürüleceği tehdidini alan Camsab istemeden de olsa Şahmaran'ın yerini söyler. Padişahın askerleri Şahmaranı bulunduğu yerde yakalayıp padişahın huzuruna getirir. 

lokman figürü

  Camsab'ın çok üzgün olduğunu gören ve bunu yapmaya mecbur kaldığını anlayan Şahmaran, Camsab'a yardım etmeye karar verir. Şahmaran padişaha şifa bulması için; başını kaynatılıp padişah tarafından, gövdesinin kaynatılıp vezir tarafından ve kuyruğunun kaynatılıp Camsab tarafından içilmesi gerektiğini bildirir. Bu aslında Camsab'a yaptığı son iyiliktir. Başını kaynatıp içen padişah şifa bulur, gövdesini kaynatan kötü kalpli vezir ise ölür. Camsab ise Lokman Hekim olarak bildiğimiz büyük bir alim olur ve padişah tarafından vezir olarak görevlendirilir. Anlatılan hikayeler farklılık gösterse de, tüm hikayelerin sonunda Şahmaran ölmektedir.

cinsabın ihaneti

  Aynı hikayenin bir diğer versiyonunda ise evine dönen Camsab ilerleyen süreçte Şahmaran'dan yardım isteyip bulunduğu yerden çıkmasını ve hamama gelmesini ister. Şahmaran maranlara ve yılanlara hamama gideceğini ve oradan bir düğüne katılacağı yalanını söyler. Aslında yardıma ihtiyacı olmayan Camsab,  Şahmaran'ın padişahın muhafızları tarafından yakalanmasını sağlayarak ona ihanet eder.  Amacı kendisine vadedilen vezirlik makamına yükselmektir. 

ihanet ve yılanların öcü

  Hamama gelen Şahmaran'ı padişahın muhafızları yakalar ve başını keserek öldürür. Ancak Şahmaran'ın kanı kuvvetlidir ve bütün hamama yayılır. Çalışanlar  ne yaparsa yapsın kanını çıkaramazlar. Şahmaran'ın cesedi de o hamamda bulunan göbektaşının altına gizlenir ve yılanların girmemesi için önlemler alınır. Çünkü Şahmaran'ın yılanları ve maranları davul sesi duydukları sürece düğünün devam ettiğini düşünmektedirler.Efsaneye göre; davul seslerinin kesildiğini anladıkları zaman, kraliçelerinin öldüğünü anlayacak ve bulundukları yerden çıkıp evlere girerek insanları öldüreceklerdir. Bugün Çukurova bölgesinde çok fazla yılan olmasının sebebini bu efsaneye bağlarlar. Yine Adana ilinde bulunan Yılanlıkale'nin, maranların ve yılanların yaşadığı ve Şahmaran'ı beklediği yer olduğu dile getirilir.


insanın acgözlülüğü

 Şahmaran ''İnsanoğlu nankördür, küçük menfaatleri karşısında başkalarının muazzam zararlarına razı olur'' demiştir. Bu açıdan bakıldığında, Şahmaran ihanete uğrayacağını bilmektedir. Baştan beri insanlığı açgözlü ve menfaatçi olarak gören Şahmaran, Camsab'a olan sevgisinden dolayı bile bile ölüme gitmiştir. Belki de insanlığın açgözlü ve bencilliğini yüzüne vurmak ve ders vermek istemiştir. Thomas Hobbes da insanın doğasını anlatırken bu hususu vurgular. Ona göre insanlar, sürekli olarak birbiriyle çekişen, birbirini kemiren, birbirini yiyip bitiren varlıklardır. Bu açıdan bakıldığında, içimizdeki kötü duyguları bastırmalıyız, egolarımızdan ve sadece kendi çıkarlarımızı düşünmekten vazgeçmeliyiz.Bunu başaramadığımız sürece, dünya yaşanılmaz bir yer olmaya devam edecektir.

0 Comments: