Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının geçmişten bugüne yaşattığı birçok kültürel ritüel,  günümüz yaşamında hala önemli yer tut...



  Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının geçmişten bugüne yaşattığı birçok kültürel ritüel,  günümüz yaşamında hala önemli yer tutmaktadır. Akıllara durgunluk veren birçok adet ve gelenek, en ilkel toplumundan en modern toplumuna kadar büyük bir inançla devam ettirilmektedir. İşte bu tuhaf geleneklerin bazıları;

cesetleri onurlandırmak


1. Endonezya’nın Güney Sulawesi Bölgesi’nde yaşayan yerel halk “Ma’nene” olarak adlandırılan ritüellerinde; üç yılda bir mezardaki ölüleri çıkarıp giydirerek yürüyüş yaparlar. Amaç ölüyü onurlandırmaktır. 

2. Bosna Hersek'te kız isteme törenlerinde kahve şekerli gelirse damadın uygun görüldüğü, sade gelirse reddedildiği anlamına gelir.

3. Kenya'da bulunan Vesai kabilesi üyeleri  selamlaşmak için birbirlerine doğru tükürürler.

yasın göstergesi

4. Endonezya'da bir adada yaşayan Dani kabilesinde kadınlar kocaları öldüğünde tuttukları yasın simgesi olarak el parmaklarını kesmektedir. Bunun ölen kocayı güçlü tuttuğuna inanılır. 

5. İskoçya’da, gelinler düğün günü öncesi yumurta ve çamur ile kirletilip tüm şehirde dolaştırılır.  

6. Gine'de evli kadınları baştan çıkaran adamların el ve ayak parmaklarından biri kesilir ve baştan çıkardığı kadına yedirilir.


İsveç adeti

7. İsveç'te evlilik törenlerinde damat tören alanını terkederse, orada bulunan tüm bekar erkekler gelini öper, gelinin çıkması durumunda ise tüm bekar kızlar damadı öpmeye başlarlar.

8. Tayvan'da evlenmeden önce gelinin bekareti damadın erkek arkadaşı veya akrabası tarafından alınır. Amaç, damadın böyle can sıkıcı birşeyle vakit kaybetmesini engellemektir.

9. Guam'da bakire kadınların evlenmesi yasaktır. Bu yüzden evlenmeden önce para karşılığında bekaret bozdurulur. Bakire olmak utanç verici bir özellik olarak görülür.

korkan çocuklar

10. Japonya'da namahage denilen gelenekte, terbiyeli olsun diye küçük çocuklara namahage denilen korkunç suratlı maskeler takan adamlara gösterilir. 

11. Şişman olanların güzel olarak kabul edildiği Moritanya'da, evlenmek için en az 60 kilo olunmalıdır. Zayıf olması durumunda cezalandırılır. 

12.  Pakistan'da damat adaylarının sabrını ölçmek için gelinin ailesi tarafından çok ağır küfür ve hakaretlere maruz bırakılır. Katlanabilirse anlayışlı olduğuna inanılır.

cinsel ihtiyacı karşılamak

13. Hindistan'da evlere temizliğe giden kadınlar, evin bekar erkeğinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır.

14. Laos'ta en tahrik edici uzuv olarak ayakları gördükleri için, kadınların ayaklarını göstermeleri yasaktır.

15. Fiji'de yaşlı erkekler güçten düşünce bu durumu akrabalarına bildirir. Bir tören eşliğinde canlı canlı gömülürler. Eskimo insanları  yaşlanınca intihar ederler.

davetlilier önünde gerdeğe girmek

16. Tazmanya'da evlenen çift gerdeğe, tüm davetlilerin karşısında düğün töreninde girerler. Kolombiya'nın dağlık kesimlerinde ise gelinin annesi gerdek gecesini izlemekle görevlidir.

17. Amboysna Adası'nda ürünlerin artması için erkekler çıplak olarak tarlalara girerek mastürbasyon yaparlar. Bunun bereketi arttıracağı düşünülür.

18. Brezilya’da bulunan Mehinaku isimli bir köyde, erkekler avladıkları balıkları kadınlara götürür ve kadınlar balığın büyüklüğünü ve lezzetini beğenirse erkekle romantik veya tek gecelik ilişki yaşayabilir.

düğün töreni

19. Hindistan'da ergenlik çağına gelen kız çocukları köpekle evlendirilmektedir. Amaç evlenene kadar köpeğin onu korumasıdır. Yine Hindistan geleneğine göre kocası ölüp, dul kalan Hintli kadınlar kendilerini benzin döküp yakarlar ya da başkaları tarafından yakılırlar. Böylelikle tüm günahlarından arınıp, diğer dünyada da kocalarının yanında olacaklarına inanırlar.

20. Peru'da aileler doğan çocuklarının sağlıklı olması için öldürdükleri evcil hayvanların kanlarıyla çocuklarını yıkarlar.


21.  Hindistan'da yemeğini bitiren misafir geğirmezse, yemeği beğenmemiş olduğu anlamına gelir ve bu ev sahibine karşı saygısızlık kabul edilir.

saygının ifadesi dil çıkarmak

22. Tibet'te misafir uğurlanırken dil çıkarmak şarttır. Diğer toplumların aksine saygının göstergesidir.

23. Kuzey Afrika'da bulunan Tuaregler'de bir evde yemek yemek isteyen erkekler evin kadınını cinsel yönden tatmin etmek zorundadır.

24. İskoçya'da gelinler düğünden bir gün önce tüm aile büyüklerine ayaklarını yıkatır. Bu durum çiftin mutluluk yolunda yürümesini sembolize eder.

bağlılık ifadesi

25. Tazmanya'da kadınlar ölen kocalarının kurutulmuş cinsel organını boynunda taşımak zorundadır.

26. Himalayalarda tarım arazisi az olduğundan ve erkek çocukları arasında bölüştürmekte sıkıntı yaşandığından, bir evin tüm erkekleri tek bir kadınla evlenir ve böylece toprak bölüştürülmek zorunda kalınmaz.

27. Kuzey Kore'de  25 yaşına kadar kadınların,  27 yaşına kadar erkeklerin evlenmesi yasaktır.

çok çocuklu aileler

28. Amerika'da bulunan Hristiyan tarikatı Mormonlarda ailelerin çok çocuklu olmasını istedikleri için erkekler 4 yada 5 kadınla evlenebilmektedir.

29. Fenikeliler; salgın, hastalık, kuraklık dönemlerinde Tanrıları Baal'a çocuklarından birini kurban verirlerdi.

30. Budizmde kazınan saçlar, azalan dünyevi istekler anlamına gelmektedir.

bira küvetleri

31. Çek Cumhuriyeti'nde sağlığa iyi geldiğini düşündükleri için bira banyosu yapmak yaygındır.

32. Türkiye ve şaman inancının yaygın olduğu yerlerde kötü ruhları kovmak için kurşun döktürülür.

33. Bulgaristan'da düğün sırasında gelin ve damada büyük bir somun ekmek verilir. Hangisi daha büyük parça koparırsa evde onun sözü geçeceğine inanılır.

damadın gelini kurtarması

34. Macaristan'da düğünden önce gelin, damadın arkadaşları tarafından kaçırılır. Damadın görevi düğün başlamadan gelini kurtarmaktır.

35. Amazonlarda bulunan  Yanomamö kabilesinde ölünün tamamı yakılıp külleri akrabaları tarafından yenilir.

36. Paraguay'da bir kızı almak için birden fazla aday olduğu durumlarda taraflar arası düello yapılmaktadır.

uzun ömür inancı

37. Hindistanın bazı bölgelerinde yeni doğan çocuklar 15 metre yükseklikten aşağıya atılmakta ve insanlarca tutulan bir çarşafa düşmektedir. Bu adetin bebeğe uzun ömür vereceğine inanılır.

38. Türkiye'deki adete benzer şekilde, Güney Kore'de de gerdeğe girmeden önce damat falakaya yatırılır ve bir sopa ile ayak altına vurulur. Bunun damadı gerdek gecesi için güçlendirdiğine inanılır.

39. Avustralya'da barbekü partisine davet edildiğinizde, içeceğinizi ve yiyeceğiniz eti yanınızda getirmek zorundasınız.

40. Brezilya'daki Amazon yağmur ormanlarında yaşayan Satere-Mawe kabilesinde erkekliğe geçiş töreninde, çocuklar ellerini zehirli mermi karıncalarının bulunduğu eldivene sokarlar. Belli bir süre bu çok acı veren ritüeli gerçekleştirdiğinde gerçek erkek olmuş sayılır.


“Çöl bizim yurdumuzdur, o bizim yaşamak için seçtiğimiz ve her köşesini bildiğimiz ülkemizdir. Çöl bizim için özgürlük, ...



kadınlar egemen kabile


“Çöl bizim yurdumuzdur, o bizim yaşamak için seçtiğimiz ve her köşesini bildiğimiz ülkemizdir. Çöl bizim için özgürlük, kimliktir. Çöl bizim evimizdir” 


  Tuaregler... Kuzey Afrika bölgesinde; Nijer, Mali, Burkine Faso, Cezayir ve Libya arasında bulunan ve kıtanın simgelerinden biri olan Sahra Çölünde yaşayan müslüman bir topluluk... Kendilerini Mihuar (özgür adam) olarak isimlendiren bu toplum, bin yılı aşkın süredir örf ve geleneklerine bağlı olarak bu sahipsiz toprakları yurt edinmiştir. Berberilerin bir kolu olan Tuaregleri diğer toplumlardan ayıran en önemli özellik ise, anaerkil bir toplum olarak kadınların egemen olduğu ve son sözü söylediği bir kültürel yapıdan oluşmalarıdır. Bir teoriye göre, Afrika'nın gelmiş geçmiş en büyük krallığını kuran Garamantelerin torunları olarak bilinirler. Nüfusları bir milyonu aşan veTifinang alfabesini kullanan bu  kabilenin yaşam tarzı, birçok antropologunun ilgisini bu bölgeye çekmiştir. 

  TUAREGLERİN KISA TARİHİ

tuaregler nerde yasıyor

  Kuzey Afrika kıyılarında yaşayan Tuaregler, İslamiyetin yayılması amacıyla bölgeye gelen Beni-Hilal kabilesinin (Arabistan'dan Afrika'ya İslamiyeti yaymak için giden Arap Fatihleri) etkisinde kalarak milattan sonra 7'nci yüzyılda müslümanlığa geçmişlerdir. Ancak daha sonra İslamiyetle bağdaşmadığı düşünülen örf ve adetleri sebebiyle, Beni-Hilal ile aralarında çatışmalar çıkmış ve bunun sonucunda günümüzde de yaşamlarını sürdürdükleri Büyük Sahra Çölüne yerleşmişlerdir. Bu uçsuz bucaksız topraklarda göçebe olarak yaşayan Tuaregler, yıllar boyunca doğu batı istikametinde ticaret kervanlarının emniyetini sağlamışlardır. 

çölün kadim insanları

 19'ncu yüzyıla gelindiğinde bölgede Fransızların sömürgecilik faaliyetleri başlamıştır. 1830 yılında Cezayir'in işgaliyle başlayan süreçte, çölünde avantajını kullanarak Fransızlara baş kaldırmışlardır. Uzun yıllar süren sömürgecilik faaliyetleri sırasında, kültür ve tarihlerini anlatan el yazması eserleri ve kitapları çölde kurdukları basit bir kütüphanede muhafaza etmişlerdir. 19'ncu yüzyılın sonlarına gelindiğinde Tunus'un  da işgaliyle beraber, bölgedeki çatışmalara paralel olarak müslüman dünyasının halifesi olan II'nci Abdülhamit'e mektup göndermişlerdir. Söz konusu mektupta; 

 'Her ne kadar biz sizin saraylarınızda bilinmesekte, Biz Tuaregleriz. Şu an, Fransızlarla büyük bir mücadele içerisindeyiz. Biliyoruz ki siz İslam dünyasının halifesi olarak bizlere yardım etmek istersiniz, ama şartlarınızın bize silah yardımı yapamayacak durumda olduğunu biliyoruz, sizden tek bir isteğimiz var; Bu Fransızlar size gelecekler ve bizim için insan yiyorlar, yamyamdır diyecekler sakın ama sakın onlara inanmayın sizden tek isteğimiz bu'

Tuareg kabilesi

 Bunun üzerine 1906 yılında Tuagrelerin yaşadığı topraklara bir Osmanlı idaresi gönderilmiş, ancak imparatorluğunun mevcut durumu ve yaklaşan savaş tehdidine paralel olarak bölgede varlık gösterememiştir. Yine 1895'te Mali'nin Fransa tarafında işgal edilmesiyle başlayan süreçte, Tuaregler'in bu işgale direnişi, 23 yıl boyunca devam etmiştir. Mali'de kontrolü sağlayan Fransızlar, Tuaregleri kötü ve isyancı olarak nitelendirmiş, ağır vergilerle cezalandırmış ve tüm eğitim haklarını engellemiştir. İlerleyen süreçte ise, Fransa'nın bölge üzerindeki etkisine bağlı olarak, Tuareg toplumu mevcut Mali Hükümütleri tarafından her zaman dışlanmış ve ayrımcılığa maruz kalmıştır. Hiçbir zaman haklarından ödün vermeyen Tuarenglerin bu direnişi; 1963, 1990 ve 2012 Tuareg ayaklanmaları olarak kendini göstermiştir. Günümüzde  dahi, Tuaregler temsilcileri aracılığıyla hak arayışlarına devam etmektedirler.

  SOSYAL  YAŞAM VE KADININ ÖNEMİ

mavi çöl adamı

 Günümüzde çoğunlukla Sahra Çölü ve çevresinde yaşayan Tuaregler geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Geleneksel Tuareg toplumu, soylular, din adamları, vasallar, zanaatçılar ve eskiden köle emekçilerinden oluşan katmanlara bölünmüştür. Tarih boyunca kırmızı renge boyadıkları çadırlarda yaşamını sürdüren Tuaregler, 20 'nci yüzyıldan itibaren kendi yaptıkları küçük toprak evlerde yaşamaya başlamıştır. Deve ve eşek en büyük ulaşım araçları olarak kullanılmaktadır. 

siyam

  Tarım, hayvancılık ve avcılıkla uğraşan Tuareg erkeleri yüzlerini siyam adı verilen mavi peçelerle kapatırlar. Çöl şartlarında ani kum fırtınalarından korunmak için yaptıkları düşünülse de, bu davranış bir gelenek haline gelmiştir. Tuareg adetlerine göre bir peçe ile yüzü kapatılmasının amacı, kişilerin görünüşten kaynaklanan önyargılarını engellemek ve ve sadece konuştuklarıyla değerlendirmektir. Kadınların ise güzel olduğu için yüzlerini göstermeleri gerektiğine inanılır. Bu yüzden kadınlardan çok erkeklerde örtünmeye önem gösterilmiştir. Mavi rengin kutsandığı Tuareg erkekleri 'Sahranın mavi adamları' olarak isimlendirilmiştir.

kutsal kadın

  Tuareg kabilelerinde ise kadının yeri çok değerli ve farklıdır. Tek eşliliğin yaygın olduğu bu toplulukta kadınlar kutsanmıştır. Medeniyetlerini, öncelikle kadının onurunun korunması üzerine inşa eden Tuaregler, kadını ailenin temel dayanağı olarak görürler. Doğan çocuklara annenin soyunun devamı olarak bakılan bu toplumda, annenin soyadı kullanılmaktadır. İkamet edilen tüm mülkler o evde oturan kadına ait olarak görülmekte, boşanıldığı durumlarda develer hariç tüm mülk kadına bırakılmakta ve tüm kararlar kadınların onayından geçmektedir. Kadınlar izin verdiği müddetçe, erkekler evlerde kalabilmektedir. 

evin merkezi kadınlar

 Aileler kız çocuklarının yaşamlarına karışmamakta, kızlar özgürce dilediği kişiyle görüşebilmektedir. Mülkün sahibi olan kadınların geceyi istedikleri erkekle geçirmesine karışılmamaktadır. Adet ve geleneklerine göre; gece beraber olunan erkek sabah olmadan devesiyle beraber evi terketmelidir. Erkeklerin bir çadırda yemek yiyebilmesi için, o evde bulunan kadını cinsel yönden tatmin etmesi gerekmektedir. Evlilik kararı kadının hür iradesine aittir. Bir kadın boşanma kararı aldığında ataerkil toplumların aksine, aileleri tarafından desteklenmekte hatta bir parti eşliğinde kutlanmakta ve kadının artık bekar olduğu herkese duyurulmaktadır. Kocasından ayrılan kadınlar ile hiç evlenmemiş olanlara toplumun bakış açısı tamamen aynıdır. Toplumun kalbi olarak görülen anneler aynı zamanda çocuklarına okuma-yazma öğretmekle görevlidir. İlkel Afrika kabilelerinin kıyasla, Tuareglerde okuma yazma oranı yüksektir. Diğer birçok  topluluk ve kabilenin aksine, kadının ve özellikle annenin toplumun temel dayanağı olarak görülmesi, günümüz modern toplumları tarafından örnek alınması gereken büyük bir zenginliktir.

Tuareglerin mabedi

 Tuareg toplumuyla özdeşleşen bir diğer önemli husus, misafirperver olmalarıdır. Sahip oldukları çocuklar dışında en değerli gördükleri öğe misafirdir. Evlerine gelen insanlara öncelikle su içip içmeyecekleri sorulur. Misafir tarafından kendisine teklif edilmeden su istenmesi çok büyük saygısızlık olarak görülmektedir. Çöl bitkileri ile hazırladıkları çaylar Kuzey Afrika'nın en lezzetli çayı olarak bilinmektedir. İslamiyetin maliki mezhebini benimsedikleri belirtilmelerine rağmen, sıkı sıkıya bağlı oldukları islamiyet öncesi örf ve adetleri sebebiyle, Ortadoğu dünyası tarafından müslüman bir topluluk olarak görülmemektedir. Çölün zor şartlarında yetişen ve sabır, bağlılık ve doğruluk gibi kavramlara büyük önem veren Tuaregler kendilerini savaşçı olarak nitelendirmiştir. 

deve ve mavi adam

  Sonuç olarak, birçoğumuzun adını bile duymadığımız Tuaregler, Osmanlı İmparatorluğunun Orta ve Kuzey Afrika'daki tarihinin önemli bir parçası olan kadim bir topluluktur. Bu topluluk kadına verdiği önemin yanında, sömürgeci devletlere karşı gösterdiği dik duruş takdire şayandır. Bugün Osmanlı arşivlerinde Tuareglere ait birçok belge ve kayıta ulaşılmıştır. Buna rağmen, bir kaç araştırmacı dışında, bu konuya gerekli önem verilmemiştir. Özellikle tarihimizi ele alırken sadece Anadolu ile sınırlandırmamız, Asya ve Afrika'da yüzyıllar boyunca sürdürdüğümüz varlığımızı gözardı etmemiz ve geçmişimizi bile yabancı kaynaklardan öğrenmeye çalışmamız köklü tarihimize karşı yaptığımız en büyük saygısızlıktır.

     Mahçup zevk, birçoğumuzun hayatında yer eden ancak isimlendirmediğimiz bir davranış ve düşünce biçimidir. Türkçede net bir çeviris...


gizli dinlenen şarkı

   Mahçup zevk, birçoğumuzun hayatında yer eden ancak isimlendirmediğimiz bir davranış ve düşünce biçimidir. Türkçede net bir çevirisi olmamakla beraber,  mahçup zevk veya suçlu zevk (guilty pleassure) olarak adlandırılabilir. Mahçup zevk, yapılmaması gerektiğine inandığımız ancak içten içe hoşumuza gittiği için karşı koyamayarak yaptığımız;  başkalarının bunu öğrenmesi durumunda utanacağımız ve kendimizi kötü hissedeceğimiz düşünce ve davranışlardır. Bireyler, bu şekilde davrandıktan sonra çoğu zaman pişmanlık duyarlar ancak bu his geçtiğinde tekrar aynı şeyleri yapmaktan kendilerini alamazlar. Mahçup zevk, kültürel farklılıklar sebebiyle toplumdan topluma farklılık gösterebilir. Bu konu ile ilgili örnekleri sıralayalım;


favori çizgifilm

  Özellikle ataerkil toplumlarda erkekler, toplum baskısı nedeniyle kadınlarla özdeşleşen bazı davranış ve aktiviteleri gizli yaparlar. Gündüz kuşağı kadın programlarını ya da pembe dizileri zevkle takip eden bir erkek, bunu kesinlikle hiçbir ortamda dile getirmez. Hatta bu zevkini aile bireylerinden bile saklayabilir. Yine birçok yetişkin, bilgisayar oyunları oynamaktan ve çizgi film izlemekten kendini alamaz. Kişinin büyük zevk alarak yaptığı bu aktiviteler,  genel olarak sosyal çevresi tarafından bilinmez. Bir şirkette önemli bir pozisyona sahip bir birey,  Harry Potter serisininin kitabını okurken genellikle bunu saklama ihtiyacı hisseder. Tek başına arabayla seyahat ederken dinlenen müzikler ile başka birileri bulunduğunda dinlediğimiz müzikler farklılık gösterebilir.

tek başına kadığında

  Diyet yaptığımız dönemlerde arkadaşlarımızla aynı ortamda bulunuyorsak hafif yiyecekler  sipariş verip, yalnız kaldığımızda bol kalorili yiyecekler tüketmekten kendimizi alamayız. Tatil yapan bazı turistlerin, otele ait birçok malzemeyi almaktan kendini alıkoyamaması güzel bir örnek teşkil eder. Yine aynı şekilde birçok içeceği, kimsenin bulunmadığı ortamlarda, direk paketinden ya da şişesinden içeriz. Toplum içinde kesinlikle daha önce dans etmediğini belirten bireyler, odalarında yalnız kaldıklarında saatlerce dans edebilir. Bu örnekler birçoğumuza tanıdık gelen mahçup zevklerimizdir.

takip etmek

  Hayatımızın her aşamasında etkin bir araç haline gelen sosyal medya sayesinde, çevremizdeki insanların neler yaptığından  haberdar olmaktayız. Dolayısıyla, kişiler arasında yaşanan problemler ve kavgalar sosyal medyada birbirlerini kısıtlamaları şeklinde sonuçlar doğurmaktadır. Karşı tarafın ne yaptığını merak eden birey, doğru bulmasa da sahte hesaplar üzerinden kendisini kısıtlayan insanları takip etmeye (stalklama) yada farklı birisiymiş gibi iletişime geçmeye çalışır ve bunu büyük bir gizlilikle yapar. Yine insanlar tarafından vakit kaybı olarak görülen ve seviyesiz videoların paylaşıldığı düşünülen bazı uygulamalar (vine, tik-tok), bu uygulamaları eleştirenler dahil çok büyük bir izleyici kitlesine sahiptir. Kişi her ne kadar izlediği videoları seviyesiz bulsa da, kendini izlemekten alıkoyamaz.

cinsellik ve tabu

  Cinselliğin tabu olduğu ve kalıplara sokulduğu toplumlarda mahçup zevk kapsamında birçok davranış görebiliriz. Evlenmeden önce bekaretin korunması gerektiğini savunan, evlilik dışı ilişkileri çok büyük günah olduğunu her ortamda dile getiren insanlar, gizliden gizliye şartlar ve ortam uygun olduğunda, hiçbir toplumsal tabuyu düşünmeden cinselliği yaşamaya çalışmaktadır. Toplumsal baskılardan dolayı cinselliği eleştiren bireyler, gizliden gizliye bu hedeflerine ulaşmaya çalışmakta, ulaşamadığını gördüğünde ise kendine daha kolay hedefler seçebilmektedir. Bu bazen zor durumda yardıma muhtaç bir kadın olabilir ve onun bu durumundan yararlanılır. Yine birçok insan, medeni durumlarını gözetmeksizin tek gecelik ilişkiler yaşamakta, sosyal çevreden saklanan bu durum zaman zaman pişmanlık hissi yaratsa da devam edilmektedir.

meçhup zevklerle başa çıkma

  Sonuç olarak, hayatımızın birçok evresinde mahçup zevklerimiz bizimledir ve onları saklamanın yollarını ararız. Bu durum üzerimizde stres yaratmakta ve istediğiniz şekilde davranmanızı engellemektedir. Bu açıdan bakıldığında, özellikle masumane olan mahçup zevklerimizde, sürekli el alem ne der düşüncesinden sıyrılmamız gerekmektedir. Toplumun kalıplarına göre şekil alan bir hayata sahip olduğumuzda bu birçok açıdan bizi mutlu etmeyecektir. Sosyal ortamlarımızda; kendi benliğimizi ortaya çıkarmamız, yapmacık davranış ve konuşmalardan kaçınmamız özgüvenimizi arttıracak ve daha başarılı ve samimi olmamızı sağlayacaktır.
     
   

  Jonestown Katliamı tarihin gördüğü en büyük toplu intihar olayıdır. İnsanların zaafları suistimal edildiğinde ve beyinleri yıkandı...

toplu intihar

 Jonestown Katliamı tarihin gördüğü en büyük toplu intihar olayıdır. İnsanların zaafları suistimal edildiğinde ve beyinleri yıkandığında ne tür çılgınlıklar yapabileceğinin en çarpıcı örneğidir. Hasta ruhlu bir insanın peşinden koşan ve ona büyülenmişcesine inanan bir topluluğun acı hikayesidir. İşte katliamın fitilini ateşleyen Jim Jones denen sapkının ve onun müridlerinin hikayesi...

sapkın jim jones

  Jim Jones, 1931 yılında İndiana'da sorunlu bir ailede dünyaya gelmiştir. O doğduğunda annesi bir mesih doğurduğunu çevresine söylemekten çekinmemiştir. Irkçı söylemleriyle tanınan babası ise, Amerika’da yaşayan siyahi insanları hedef alan  Ku Klux Klan örgütünün üyesi olarak bilinmektedir. Jim Jones 'un küçüklükten itibaren din ve ölüm kavramlarına çok büyük ilgi göstermiştir. Özellikle, ölüm üzerindeki bu arzusunu hayvanlar üzerinde denemeye başlamış ve birçok hayvan öldürmüştür. Bunun yanında çok iyi bir okuyucu olan Jim Jones Karl Max, Stalin, Hitler gibi liderlerin yaşamlarından etkilenmiştir.

yavru maymun

  1951 yılına gelindiğinde Indiana Komünist Partisi toplantılarına katılmaya başlayan Jones, partinin komünizmi yanlış aksettirdiğini ve halkı komünizme karşı kışkırttığını düşünmekteydi. Bu düşünceden hareketle çok etkilendiği Karl Max'ı gerçek bir şekilde kitlelere anlatmak için kilisenin etkisini kullanmayı kafasına koymuştur. Hitabet yeteneğine de güvenerek kilisede vaiz olarak işe başlayan Jones, kiliseye para toplamak için kapı kapı dolaşıp yavru maymun satmıştır.

Jim jones'un fedaileri

   Özellikle, küçükken babasının siyahi insanlara karşı tutumunu gören Jones, o zaman ırkçı ayrımlar sebebiyle ağır travmalar yaşayan Afrika kökenli vatandaşları kendine hedef seçmiştir. Bir beyaz din adamı tarafından hoşgörüyle karşılaşan bu vatandaşlar Jim Jones'a karşı büyük bir bağlılık ve sevgi beslemeye başlamıştır. Kendisine inanan ve destekleyen insanların sayısı çığ gibi büyümüştür. Bunu yeterli görmeyen Jim Jones kitleleri etkilemek için mucizeler göstermesi gerektiğine inanmıştır. Bu amaçla, önceden anlaştığı sekreterini  tekerlekli sandalyeye bağlı olarak gösterip müridlerin önünde ayağa kaldırmıştır. Kısa sürede ününe ün katan Jim Jones taraftarlarının artmasını ve varını yoğunu kiliseye bağışlamasını fırsat bilerek, 1955 yılında  'Halkın Tapınağı' tarikatını kurmuştur ve yaptığı toplantılar müridlerine özel olarak kapalı biçimde gerçekleştirilmeye başlanmıştır.

giriş kapısı
jonestown hayatı
  
   Sayıları gün geçtikçe artan tarikatın popülaritesi, medyanın ilgisini çekmeye başlamıştır.  Medyanın sürekli kendilerini takip etmesinden, uyuşturucu madde kullandığına ve genç kadın-erkek müridleriyle sex partileri yapıp ilişkiye girdiğine dair ortaya çıkan iddialardan (Bu iddialar daha sonra oğlu tarafından doğrulanmıştır)  bunalan Jim Jones kendine sıkı sıkıya bağlı müridlerini alarak, 1974 yılında San Francisco'nun Guyana bölgesindeki ormanlık bir arazi kesimine taşınmıştır. Halkın Tapınağı müridlerinin yaşadığı bu yere Jonestown adı verilmiştir. Buraya yerleşen ve çoğu siyahilerden oluşan halk tarım ve hayvancılık yapmaya başlamıştır. Müridleri tarafından 'Baba' olarak hitap edilen Jim Jones'un ilettiği emirlerinin duyulması amacıyla heryere hoparlörler yerleştirilmiştir. Jim Jones bu sayede çocukluktan beri hayal ettiği Sosyalist Cennetini kurmuştur. İlerleyen süreçte müridlerine Jonestown'u terketmelerinin çok büyük günah olduğu yönünde vaazlar vermiştir. Bununla da yetinmeyen Jim Jones kırmızı tugaylar adını verdiği birlikleriyle şehrin giriş ve çıkışlarını kontrol etmeye başlamıştır.

uçağa binmeden öldürüldüler

   Herşey Jim Jones'ın istediği şekilde giderken, bazı tarikat üyelerinin yakınları Jonestown'da insan haklarının ihlal edildiğini iddia edip bölgenin bu açıdan incelenmesini istemiştir. Kuzey California'da kongre üyesi Leo Ryan ve  basın ekibi söz konusu iddiaları araştırmak üzere, 17 Kasım 1978'de Jonestown'a hareket etmişlerdir. Jonestown'a ulaştıklarında 15 kişilik bir grup, heyetle birlikte dönmek istediklerini belirtmişlerdir. Buna sert bir dille karşı çıkan Jim Jones, gidecek grubu ölümle tehdit etmiştir. Bir sonuç alamayınca, heyetle beraber gitmeye çalışan ekibe bir suikast düzenlenmesi talimatını vermiş ve kongre üyesi Leo Ryan ile birlikte 4 tarikat üyesi öldürülmüştür.

intihar emri

   Önceki süreçte de intiharı özendiren vaazlar veren Jim Jones,  olayın olduğu gün hapise girme korkusu ve yaşadığı paniğe paralel olarak tüm müridlerini toplayıp, yıllarca kafasında kurduğu sapkın planı gerçekleştirmek üzere konuşmasına başlamıştır. Söz konusu konuşmada;  
  
 "Evlatlarım, ölümde büyük bir şeref vardır. Bu, ölecek olan herkes için büyük bir gösteri. Ölümden korkmayın, ölüm yalnızca farklı bir boyuta adım atmak gibi."

      Bu konuşmaya itiraz eden ve hristiyanlıkta intiharın büyük günah olduğunu dile getiren müridlerine ise;

  "Biz intihar etmiyoruz, biz insanlık dışı dünya şartlarını devrimci bir protestoyla kınıyoruz" demiştir. Bu konuşmadan sonra, kendisi için seve seve ölüme gideceklerini belirten birçok mürid olmuştur. İntihar konusunda tereddüt yaşayanların birçoğunu ise, kampı Sovyet askerlerinin basacağını ve herkesin öldürüleceğini söyleyerek ikna etmeye çalışmıştır. 

918 kişi öldü
   
  Bu konuşmadan sonra müridlerine daha önce hazırlattığı siyanürü içmelerini emretmiştir. Müridlerin büyük çoğunluğu tereddüt bile etmeden, önce çocuklarına siyanürü enjekte ettikten sonra, emri yerine getirmişlerdir. İçmeyi kabul etmeyen ve kaçmaya çalışan kişiler ise silahla vurulmuştur. Jim Jones ise kendi tabancasıyla intihar etmiştir. Olaydan sonra, bölgeyi çekmek için gelen ve durumdan haberdar olmayan basın mensupları korkunç manzarayla karşılaşmışlardır. Yapılan incelemede, 304'ü çocuk, 918 kişinin cesedi bulunmuş, ölenlerin büyük çoğunluğunun emre uyarak siyanür içmekten dolayı öldüğü ve  yaklaşık %68'inin siyahi vatandaşlardan olduğu tespit edilmiştir. Olaydan sadece 79 yaşında sağır bir adam ile güvenliği atlatıp ormana kaçan bir mürid kurtulmuştur.

jonestown katliamı

  Sonuç olarak, sapkın, hasta ruhlu, narsist ve uyuşturucu bağımlısı bir adam büyük bir katliama sebebiyet vermiştir. Bu olay; zayıf, toplumdan dışlanmış ve travmalarla büyüyen toplulukların ne denli kolay bir şekilde yönlendirilebileceğinin en dramatik örneğidir. Çocukluktan itibaren ırkçı davranışlara maruz kalan, ikinci sınıf insan muamelesi bile görmeyen cahil Afrika vatandaşlarının bu zayıflığı, ruh hastası bir zihniyet tarafından suistimal edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, kişilerin ahmaklığının ve cahilliğinin yanında, vatandaşlara hür ve eşit şekilde yaşama imkanı vermeyen, toplumun belli bir kısmını dışlayan devlette suçludur. Tarih, insanların zaaflarının  ve travmalarının suistimal edildiği örneklerle doludur. 1000 yıl önce Hasan Sabbah ne ise Jim Jones odur. Bundan dolayı, bireylerin huzur içinde yaşadığı, kaliteli bir eğitim sisteminin olduğu ve herkese eşit davranılan, belli grupların egemenliğinde olmayan bir toplum yapısı inşa etmek devletin en önemli görevidir.