İlk insan Hz. Adem'den sonra insanlığın ve diğer bütün canlıların bir yeniden doğuşu gözüyle bakılan Nuh tufanı günümüzde gerek se...

KÜRESEL YIKIM VE YENİDEN DOĞUŞ: NUH TUFANI

6/16/2019 3 Comments


Nuh peygamber

 İlk insan Hz. Adem'den sonra insanlığın ve diğer bütün canlıların bir yeniden doğuşu gözüyle bakılan Nuh tufanı günümüzde gerek semavi kaynaklarda ve farklı inanç sistemlerinde, gerekse bilim dünyasında sıkça tartışılan en büyük gizemlerden biri olarak görülmektedir. İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi temel semavi dinlerin dışında; Sümerlilerden,Babillere, Sami kavimlerinden, Aborjinlere ve Antik Yunanlılara kadar birçok  eski medeniyette hakkında bilgiler bulunan bu büyük olay, bir anlamda insanlık tarihinin ortak bir hafızası olarak görülmektedir. Bakıldığında tarihe ışık tutan kazı bilimine ismini veren arkeoloji kelimesinin bile novas ark (Nuh'un gemisi) kelimesinden türediği görülmektedir. Birçok mitolojide yer alan, yeryüzünde görülen en büyük yıkım olarak kabul edilen, bunun yanında insan ve hayvan ırkının yeniden doğuşunun bir sembolü olarak görülen bu büyük olayın ardındaki sırlar nelerdir?

  Farklı İnanış ve Mitolojilerde Nuh Tufanı


nuh tufanı ve hayvanlar

  Kuran-ı Kerim'de Nuh tufanı hadisesi şu şekilde anlatılmaktadır; Peygamberlik görevi verilen Hz. Nuh  o dönem azgın ve sapkın bir hayat yaşayan kavmine Allah'tan başka ilah olmadığını tebliğ eder ve buna inanmadıklarında başlarına azap geleceğini bildirir. (Araf 59) Ancak sapkınlıklarına devam eden bu kavimin önde gelenleri Nuh peygamberi ve çevresindeki azınlığı aşağılamış  ve alay etmişlerdir.(Hud 27-28) Bunun üzerine Nuh peygamber Allah'a onları gece gündüz Allah yolunda olmaya davet ettiğini ancak bir sonuç alamadığını söyler.(Nuh 5-7) Nuh'un bu ümitsizliğini ve üzüntüsünü gören Allah, artık önceden inanmışlar dışında kimsenin iman etmeyeceğini, daha fazla tasalanmamasını ve bir gemi inşa etmesini söyler. (Hud 36-37) Söylenildiği şekilde gemiyi inşa eden Nuh peygambere Allah gemiyi, hakkında hüküm verilenler hariç ailesini, iman etmişleri ve her hayvandan bir çift ile doldurmasını emreder. (Hud 40-41). Daha sonra hem gök hem yer sularının boşalmasıyla tufan başlar ve gemide bulunanlar dışında herkes boğularak ölür. Kuran'da ayrıca Nuh peygamber ile oğlu arasındaki hikayeden de bahsetmektedir. Gemi dalgalar üstünde ilerlerken oğlunu gören Nuh peygamber onun kendilerinin yolundan gitmesini ve gemiye binmesini istemiştir. Ancak oğlu bir dağa sığınacağını ve bunun kendisini sudan koruyacağını söyler. Nuh peygamber, Onu Allah'ın merhameti dışında hiçbir şeyin kurtaramayacağını söylemiş ve araya giren dalgalar ile oğlu gözden kaybolmuştur. (Hud 42-43) Oğlunun inkarcılarla beraber ölmesine çok üzülen Nuh Peygamber babalık hislerinin etkisiyle  sitemkar bir şekilde bu olayın nasıl meydana geldiğini Allah'a sormuştur. (Hud 45) Allah buna karşı Nuh peygamberi uyarmış ve oğlunun kendisine nispet edilemeyecek bir inançsız olduğuna dikkat çekmiştir. (Hud 46) Bunun üzerine Nuh peygamber hatasını anlamış ve Allah'tan af dilemiştir.(Hud 47) Daha sonra Allah yerin ve göğün sularını kesmesini emretmiş ve gemi Cudi (Yüksek Dağ) üzerine oturmuştur. (Hud 44) Yine Ankebut suresinde Nuh tufanı kısaca şu şekilde özetlenmiştir;

     Vaktiyle biz Nûh’u kendi kavmine resul olarak göndermiştik. Nûh, bin yıldan elli yıl daha az bir süreyle onların arasında kaldı. Sonunda zulümlerini sürdürürlerken onları tûfan yakaladı.(Ankebut 14) Fakat biz Nûh’u ve gemidekileri kurtardık ve bunu bütün insanlık için bir ibret yaptık. (Ankebut 15)


yerin ve gögün boşalması

 Hristiyanlığın kutsal kitabı İncilde de nuh tufanı hadisesinden bahsedilmektedir. Nuh peygamber sapkın ve emirlere uymayan bir kavime gönderilmiş, kendileri peygamberin tebliğine kulak kapatarak günahkar yaşamlarına devam etmişlerdir. Bunun üzerine Tanrı büyük bir tufan yaratmış, Nuh peygamber ve beraberindekiler dışında bütün insanlar boğularak ölmüştür. Nuh tufanı hadisesi incilin bazı bölümlerinde şu şekilde anlatılmıştır; “Nûh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun gelişinde de öyle olacak. Nûh'un gemiye bindiği güne dek, tûfândan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Tûfân gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak. ” (Matta, 24/37-39); “Tanrı, eski dünyayı da esirgemedi. Ama Tanrısızların dünyası üzerine tûfânı gönderdiği zaman, doğruluk yolunu bildiren Nûh'u ve yedi kişiyi daha korudu.” (II. Petrus, 2/5)


nuh ve hayvanlar

  En eski semavi din olan tevratta Nuh tufanı daha detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Peygamberlik döneminde insanların Nuh peygamberin tebliğine kulak asmaması ve her türlü sapkınlığın yaşanması sonucu insanı yarattığına pişman olan Tanrı büyük bir tufan yaratacağını bu sürece kadar kendisinin bir gemi inşa etmesini emretmiş, geminin (Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın) nasıl yapılacağını ve içine kimleri ve hangi hayvanları  alacağını  bildirilmiştir. Buna göre Nuh peygamber karısı, oğulları ve gelinleriyle birlikte, erkek ve dişi olmak üzere temiz hayvanlardan ve kuşlardan  yedi, kirli sayılan bazı sürüngenlerden bir çift  almıştır. Tufan 40 gün sürmüş sular ise 150'nci gün çekilmeye başlamıştır. Gemi 7'nci ayın 17'nci gününde suların çekilmesiyle Ararat Dağına (Urartu Ülkesi) oturmuştur. Suların çekilip çekilmediğini anlamak isteyen Nuh peygamber bir kuzgun göndermiş, kuzgunun geri dönmesiyle duracağı yer olmadığını anlamıştır. İlerleyen süreçte gönderdiği güvercinin ağzında bir zeytin yaprağıyla döndüğünü gören Nuh peygamber suların eksildiğini, daha sonra gönderdiği güvercinin dönmemesiyle suların tamamen çekildiğini anlamış ve beraberindekilerle karaya çıkmıştır. Bu durum için kesilen kurbanların hoş kokusunu alan Tanrı bir daha tufan yaratmamayı aht etmiştir. Nuh peygamber 950 sene yaşamış, öldükten sonra onun nesliden insan ırkı tekrar çoğalmaya başlamıştır.(Tevkin:Yaratılış Bölümü)


babil yazıtları

   Nuh Tufanının hikayesinin anlatıldığı ilk eserler yüzyıllar boyunca tevrat olarak bilinse de, geçen yüzyılda Ninova'da yapılan kazılarda Asur Kralı Azur Banipal'in kütüphanesinde bulunan  Babil tabletlerinde de bu büyük olaydan ayrıntılı bir şekilde ve çok büyük benzerlikle bahsedildiği görülmüştür. Gılgamış destanının son bölümünü oluşturan bu hikayede; sayıları gün geçtikçe artan insanların yaptıkları eğlence ve şamatalar dört büyük Tanrı'yı rahatsız etmiş ve bir tufan yaratarak insan ırkını yok etmeye karar vermişlerdir. Bilgelik Tanrısı Enki yarattıkları insanların bu durumuna çok üzülmüş ve kurtarmak için bir çözüm yolu bulmuştur. Enki, Şuruppak şehrinde yaşayan Utnapiştim'in evinin duvarlarından seslenerek Tanrıların bir tufan yapmaya karar verdiklerini ve bu tufandan kurtulamaları için evini yıkıp bir gemi inşa etmesini istemiştir. Utnapiştim, Tanrı Enki'nin tarif ettiği şekilde yedi gün içerisinde gemiyi bitirmiş ve gemiye ailesini, akrabalarını, dönemin en ünlü sanatçılarını bindirmiş, gemiye evcil ve vahşi birçok hayvanı doldurmuştur. Tanrıların emriyle gök, yer delinmiş ve her tarafı sular basmıştır. Tanrıları bile korkutan bu olay altı gün ve gece sürmüş, yedinci gün gemi Nisir (Kurtuluş) Dağına oturmuştur. Tufanın bittiğinden emin olmak isteyen Utnapiştim öncelikle bir güvercin ve kırlangıç göndermiş ancak bu hayvanlar konacak yer bulamadığı için geri dönmüştür. Bunun üzerine, bir kuzgunu görevlendiren Utnapiştim kuzgunun geri dönmediğini görünce gemiyi terketmiştir. Daha sonra, Utnapiştim yedi farklı kazanda verdikleri kurbanların pişirilmesini ve şaraplar sunulmasını emretmiştir. Yayılan güzel kokular Tanrıları bu bölgeye çekmiş tufanı yaptıran Tanrı Enlil insanların yaşadığını görünce çok kızmıştır. Ancak bilgelik Tanrısı Enki, Tanrı Enlil'e karşı çıkarak sadece günahkar insanların cezalandırılması gerektiğini söylemiştir. Daha sonra Tanrılar Utana  Pistim ve karısına ölümsüzlük vererek Tanrılar Bahçesine yerleştirmiştir. Babil yazıtlarında geçen ve Nuh tufanıyla büyük benzerlikler gösteren bu hikaye Sami bir dil olan Akadca yazılmış olmasına rağmen, kullanılan isimlerin Sümer dilinde verilen isimlere daha çok benzediği tespit edilmiştir.


nuhun hikayesi

   İlerleyen süreçte Philedelhia Üniversitesi müzesinde bulunan ve Sümerler dönemine ait bir başka kırık tablet üzerinde yapılan incelemede şiir şeklinde yazılan hikayenin Banipal'in kütüphanesinde bulunan  tabletlerde anlatılan Nuh Tufanı hikayesine birçok açıdan benzerlik göstermesi büyük şaşkınlık yaratmıştır. Bu hikayede de, Tanrıların insanlara kızarak bir tufan yaratmak istediğinden bahsetmektedir. Söz konusu şiirde de bu durum bütün dini görevlerini yerine getiren Kral Ziusudra'ya bir duvar arkasından  Tanrı Enki tarafından bildirilmektedir; ...'Alçakgönüllü ve hoşgörülü olan, hergün tanrısal görevlerini yerine getiren Ziusudra'ya Tanrı Enki, duvardan bir söz söyleyeceğim kulak ver söylediklerime, bizden bir tufan merkezleri kapsayacak, insanlığın tohumu yok olacak, Tanrılar meclisinin sözü karardır, Tanrıların emriyle krallık ve hükümranlık son bulacaktır....Tabletin bundan sonraki kısmında ise gemi yapımının nasıl olacağından, ve tufanın tüm şiddetiyle yedi gün yedi gece devam ettiğinden, tufan olduktan sonra Ziusudra'nın Tanrılar için kurbanlar verdiğinden bahsedilmektedir; ...sonunda Ziusudra Tanrı Enlil ve An'ın önüne atladı, onu sevdiler, bir Tanrı gibi yaşam verdiler, bitkilerin adını, insanların tohumunu koruyan Ziusudra'yı güneşin doğduğu yere Dilmon ülkesine yerleştirdiler... Bu kapsamda incelendiğinde Nuh tufanından bahseden en eski yapıtların Sümer tabletlerine kadar gittiği görülmektedir. Yine antik çağın en büyük medeniyetleri olan Mayalar ve İnkalara ait yazıtlarda; bir erkek ve kadının insanlığın sonu olan bir tufandan, ağacın kabuğuna saklanarak kurtuldukları ve daha sonra sahip olduğu çocuklarla insan ırkının yeniden doğuşuna öncülük ettikleri belirtilmektedir. 

  Bazı farklılıklar göze çarpsa da, bir tufanın olması, yerden ve gökten suların çıkması, Tanrı veya Tanrıların insanlara kızması, bir geminin inşa edilmesi, insanlara önderlik eden bir peygamber ya da kişinin bulunması, gemiye binen insanlar ve hayvanlar dışındakilerin helak olması, geminin bir dağa oturması, gemiye birçok hayvan çiftinin alınması dini metinler ile tarihi yazıtlarda bahsedilen tufan hadisesinin en başlıca ortak özelliklerdir. Kimi ateist araştırmacılar, özellikle Tevrat'ta anlatılan Nuh tufanı hadisesinin, Sümer ve Babil tabletlerinde bahsedilen hikayenin açık bir kopyası olduğunu belirtip dini kaynakların bu hikayelerce insanlar tarafından uydurulan kitaplar olduklarını iddia etmişlerdir. Buna karşı çıkan araştırmacılar ise, kutsal metinlerde anlatılan hadiselerin tarihi yazıtlarca da desteklendiğini belirtmektedirler.

Nuh Tufanına Bilmisel Yaklaşımlar


polistrat

  Nuh tufanı ile ilgili araştırmalar yapan bilim insanları tufanı destekler nitelikte bazı bilimsel kanıtlar sunmuşlardır. Bu kanıtlardan en çok dile getirileni çok tabakalı fosillerin (polistrat) varlığıdır. Ünlü Jeolog Rupke tufan olayı ile ilgili olarak  'Benim kişisel kanaatime göre; polistrat fosilleri hem Tufan'ın gerçek oluşunun hem de tufandan dolayı meydana gelen çökme-çökelme mekanizmasının en can alıcı şahitleridir' demiştir. Kırıntılı damar kayaçları, su altında çamur akışı olarak adlandırılan katı madde akıntıları, geniş alanlara yayılmış çökelti tabakaları ve ancak yoğun su baskınlarında oluşabilecek gözleme tipinde oluşan katmanlaşmalar Nuh tufanı hadisesinin gerçekleştiği konusunda sunulan diğer delillerdir.


hayvan fosilleri

   Bilim adamlarınca ortaya konulan  diğer önemli kanıtlar ise, değişik yüksekliklerde bulunan hayvan fosilleridir. Yapılan araştırmalarda belirli yüksekliklerde balina, deniz kabukları ve deniz fosillerinin bulunması, Sibirya, Alaska ve Kuzey Avrupa'da çok sayıda donmuş mamutlar ve mamut kemikleri bulunması, kayaların yarıklarında  karışık hayvan kemiklerinin bulunması bilim insanlarını hayrete düşürmüştür. Ünlü Jeolog Albert Gaudry'ın Fransa'da bulunan Sautenay dağının zirvesindeki bir kaya üzerinde yaptığı incelemede, at, öküz, kurt ve ayılara ait kemik fosilleri bulması, onu bu konu üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur. Diğer ünlü bir İngiliz jeolog olan Prestwicth ise bir arada bulunan hayvan kemiklerini, yükselen sulardan kaçan hayvanların buralara sığınması olarak açıklamıştır. Yine Avrupa ve Kuzey Amerika'da bulunan ve o bölgenin tipolojisine aykırı olan büyük kaya bloklarının tüm kıtaları etkisi altına alan büyük bir tufanın varlığına delil olarak görülmektedir. 


denizaltı ağaçlar

  Miami Üniversitesinin önemli jeologlarından biri olan Cesare Emiliani ile Cambridge Üniversitesinden Nicholas Shackleton'un denizlerin tuzluluk oranları üzerinde yaptıkları araştırma, büyük bir tufanın varlığı konusunda dikkat çekici bir niteliğe sahiptir. Araştırmacılar, Meksika Körfezinde foraminifera kabuklarındaki oksijen izotopu oranları üzerinde yaptıkları araştırma sonucunda, körfezdeki tuzluluk oranının değiştiğini, önceden tuzluluk oranının yüksek olduğunu ancak oluşan büyük bir tufan sebebiyle bu bölgeye çok büyük çaplı bir tatlı su akışının olduğunu iddia etmişlerdir. Onlara göre bu yaklaşık olarak 12 bin yıl önce oluşan evrensel bir tufanın en önemli işareti olmuştur. Bu konu üzerinde yapılan bir diğer araştırma ise, Karadeniz'in önceden büyük bir tatlı su gölü olduğunu, tufanla birlikte bir iç denize dönüştüğünü doğrular niteliktedir. Yine dünyaca ünlü belli başlı coğrafi şekiller üzerinde yapılan karbon testleri bu şekillerin yaklaşık 10 ile 12 bin yıl önce oluştuğunu ispatlamıştır. Amerika'da bulunan Niagara şelaleleri, Cordilleras dağları, Bermuda, Kuzey Denizi, İrlanda ve Grönland yakınlarında deniz diplerinde bulunan sedir ormanları büyük bir tufanın dünyanın coğrafi yapısını yeniden şekillendirdiğinin bir kanıtı olarak görülmektir. 

comet

    Nuh tufanının ne şekilde başladığı hususu ile ilgili yapılan araştırmalardan en dikkat çekici olanı ise dünyaya çarpmasıyla  deprem ve tsunamileri tetiklediği düşünülen kuyruklu yıldızlardır. Jeolog Alexander Tollmann, kuyruklu yıldızların çarpması sonucu oluşan patlamalar sebebiyle felaket zincirinin başladığını, bunun sonucunda depremler, jeolojik deformasyonlar, buhar patlamaları ve dev med cezir dalgaları oluştuğunu iddia etmiştir. Kuyruklu yıldız vuruşunun etkisiyle saçılmış tektit(camsı göktaşı parçaları) ismi verilen erimiş kaya parçaları olduğunu iddia eden Tollman bu parçaların dağılımını incelediğinde dünyaya 7 büyük olmak üzere birçok kuyruklu yıldızın çarptığını iddia etmiştir. Ayrıca, fosilleşmiş ağaçlar üzerinde yaptığı araştırmada,  karbon 14 miktarında artışın kuyruklu yıldızların ozon tabakasında oluşturduğu yıkıma bağlı olarak oluşan radyasyon sonucunda meydana geldiğini belirtmiştir. Özellikle, Ortadoğu Çin ve Hindistan mitolojilerinde yer alan ve dünyada felaketlerin başlangıcı olarak görülen yedi yanan güneş inancı Tollman'ın teorisini doğrular niteliktedir.

nuh tufanı ve gezefenler

  Nuh tufanının gizemi ile ilgili kimi hayalci araştırmacılar, birçok farklı teori ortaya atmışlardır. Elde edilen bilimsel bulguların yeterli olmadığını savunan  araştırmacılar, Nuh tufanının başka bir gezegende yaşandığını ve tufandan kurtulan geminin yeryüzüne indiğini savunurlar. Bunu daha ileri götürenler ise,  Nuh tufanının gelecekte yaşandığını o dönem insanlarının bir zaman makinesiyle tufandan kurtulmak için geçmişe yolculuk yaptığını iddia ederler. Onlara göre, tufan hikayelerinde bahsedilen gemi inanılmaz teknolojik özelliklere sahip bir zaman makinasıdır.  Yine Kuranı Kerimde Yasin suresi yer alan 'Onları ve gelecek nesillerini yüklü gemide taşımamız ve binecekleri benzer araçlar yaratmamız da kendileri için açık bir kanıttır. Dilesek onları batırırız, kimse de onların yardımına koşamaz ve artık kurtulamazlar (Yasin 41,44)' ayetlerinde geçen gelecek nesiller ifadesini tufanın gelecekte yaşandığı noktasında bir delil olarak değerlendirirler. 

nuhun gemisinin kalıntıları

    Sonuç olarak,  birçok dini kaynak ve tarihi yazıtlarda bahsedilen ve hakkında birçok bilimsel delilin ortaya konulduğu Nuh Tufanı, hala içinde birçok gizemi barındıran insanlığın en büyük ortak hafızalarından biridir. Birçok bilim insanı Nuh tufanı olayının gizemi çözüldüğünde, insanlık tarihinde daha birçok gizemin çözüleceği konusunda hemfikirlerdir.  Bugün birçok araştırmacı ve bilim insanı gerek kutsal metinlerde bahsedilen yerlerde, gerek  farklı coğrafi bölgeler üzerinde Nuh tufanına ve gemisine ait kalıntılar aramaktadırlar. Belkide, yaklaşık 30 yıl önce keşfedilen ve insanlık tarihinde büyük değişimler yaratan Göbeklitepe gibi, Kuran'da insanlığa bırakıldığı belirtilen Nuh'un gemisine ait kalıntılar da bulunarak insanlık tarihi sil baştan yazılabilir.
    

3 yorum: